DEVLET OLARAK GÜÇLÜ OLMAKTAN VAZMIGEÇSEK ACABA? -

Yıllar önce bir televizyon ekranında dinlemiştim. Eski dış işleri bakanlarımızdan Kamuran İnan diyor ki “Türkiye’de birçok devletin lobisi vardır. En zayıf lobisi ise Türk lobisidir.” Anladınız mı? Türkiye’de en zayıf olanlar yani sözü en az geçenler Türklermiş. Bu sözleri duyduğumda yüreğim cız etmişti. Yine Prof. M.Kemal Öke’yi konferans için buraya getirmiştik. Özel sohbette kendisinin yazdığı Mason ve Yahudiler aleyhindeki kitabı göstererek bize dedi ki “Bana İsrail konsolosluğundan birileri geldi ve şöyle bir teklifte bulundular. “Bu kitabi yayınlamaktan vazgeç. Türkiye’de hangi makamı istiyorsun söyle seni o makama getirelim.” Peki bunu anladınız mı? Siyonist şöyle diyor “Türkiye’de hangi makamı istiyorsun?” Demek ki bu ülke Siyonist’in babasının çiftliğiymiş ki, dilediğine istediği makamı vaad ediyor. İşte bizim böyle bir vatanımız var. Askerlik yapan biz. Kurtarırken, korurken şehit olan biz. Ama sözü geçen Siyonist. Sözü geçen emperyalizmin köpekleri. O zaman ne yapacağız? Bağımsız olmak için, güçlü olmak için ne yapacağız? Almanlardan leopar tanklarını alıyorduk “PKK’ya karşı kullanamasın” dediler. İsrail’den İha’ları alıyorduk Pkk’ya bilgilerimizi ulaştırdılar. Piyade tüfeklerini falan ABD’den alıyorduk “Kıbrıs’ta kullanamasın” dediler. İMF ile borçlandırılıp ekonomimizi kontrol etmeye başladılar. Bu böyle olmaz. Namerde muhtaç olanın burnu yerden kalkmaz. Napalım? Tankımızı kendimiz yapalım. İha’mızı kendimiz yapalım. Piyade tüfeğimizi de kendimiz yapalım. Uçaklarımızın bilgisayar yazılımlarını da kendimiz yazalım. Füzelerimizi de kendimiz yapalım. Gerekirse az yiyelim İMF’ye de borçlanmayalım. Göktür uydularıyla kendi gözetlememizi de, kendi haberleşmemizi de kendimiz yapalım. Daha geride ne kaldı. Gemi mi? Uçak mı? Onları da yapalım. Velhasıl namerde, elin gavuruna hiçbir alanda muhtaç olmayalım. Ne diyorsunuz? Bu hükümet on üç yıldır bütün bunları yaptı. Bu defa ne oldu biliyor musunuz? Gavur oğlu gavurlar bütün köpeklerini üzerimize saldılar. Meğer ne çok itleri varmış. Kimisi sınırdan, kimisi içerden her taraftan ülkemize saldırmaya başladılar. Fitneler, fitneciler, ajanlar, satılmışlar, kandırılmışlar, soysuzlar, kansızlar hepsi de saldırıyorlar. Görünürler, görünmezler. Bilinenler, bilinmeyenler, kahpelik adına ne kadar marifetleri varsa sergiliyorlar. Napsak acaba? Büyük devlet olmaktan vaz mı geçelim. “Biz ettik siz etmeyin” mi desek. Silahlarımızı, uçağımızı, köprümüzü, barajlarımızı, santrallerimizi, havaalanlarımızı yapmaktan vaz mı geçsek? “Tamam, sizin dediğiniz gibi olsun. Fakir bir ülke, geri kalmış bir millet olmaya razıyız” mı desek? “Uşaklığa, sömürülmeye, buyurukalmaya” razıyız mı desek? Vallah, bunlar gene durmazlar. Bizi tümden yok etmeye çalışırlar. Öyleyse ne yapalım? Atalım ceketleri, sıyıralım kolları “Ulan şerefsizler, ulan kahpeler, topunuzun canı cehenneme. Sizden korkan sizden beter olsun”  deyip dinimizin ve kanımızın icabı gereği savaşalım değil mi?

Öyleyse işte meydan ya Allah ya Bismillah.

Saygılarımla