Mesela “Rıza Zarraf” ben bu genci hiç tanımam. Ya da, medyadan herkesin tanıdığı kadar tanırım. Kendisiyle ilgili haberler çıkmaya başladığında hemen milli ve gayri milli televizyon ve gazetelerde çaprazlama izlerim. Olayın gerçeğini böylece anlamaya çalışırım. Ben her olayda böyle yaparım. Mesela geçen akşam paralelin televizyonunu izliyordum. Ekranlara bir haber düştü. “Hakkari’de PKK saldırısı beş şehit”. Hemen milli olan televizyonlara geçtim, onlarda “üç şehit” yazıyordu. Sonradan haberin aslı kesinleşti. Şehit sayısı üç idi. Peki neden Samanyolu, beş diye verdi. Kim ne söylerse söylesin bana göre onlar öyle istiyorlar da ondan. Hatta beş değil “on, on beş, yüz, bin, on bin”. Onların istediği budur. Peki, ben şimdi iftiramı atıyorum? Adamların yayın politikası zaten kendilerini ele veriyor. PKK saldırılarını verirken sadistçe zevk alıyorlar. Oylarını da yine PKK’ya verdiklerini her fırsatta söylüyorlar. Onun için yanlışı yaparken üçü, iki değil de, beş diye veriyorlar. Barolar başkanı Feyzioğlu’nu tanır mısınız? Bu adam Tayyip Erdoğan’ı veya Rıza Zarraf’ı veya yolsuzlukla suçlanan diğer bakanları sever mi? Bence sevmez. Kendisine 17 ve 25 Aralık operasyonlarının yapıldığı günlerde Almanya’daki bir toplantıda soruldu “Sayın Feyzioğlu, bu operasyonlarla ilgili siz ne diyorsunuz?” El cevap “Ben hukukçuyum, doğru söylemem lazım. Bahsedilen operasyonlar bir yolsuzluk operasyonu değil, siyasi bir operasyondur.” Şimdi bütün Masonlar, Siyonistler, Solcular, Siyonist uşakları, MOSSAD sürtükleri Pensilvanya bülbülü, ne derse desin bana vız gelir. Zaten bu alçaklar benzeri iftira ve yalanları yarım asırdır yapıyorlar. Deniliyor ki “Rıza Zarraf’ın İran’da ticaret yaptığı kişi tutuklanmış” Ondan da banane. Demek ki ülkesini zarara uğratmış. İran zarar ettiyse Türkiye kar etmiştir. Ha, bakın Rıza Zarraf Yahudi’nin yapması gereken ticareti yaptıysa, İsrail, Amerika’nın kazanması gereken parayı da Türkiye kazandıysa ona Siyonistler ve MOSSAD müsaade etmez. Peki, ne yapar? Uşaklarını devreye sokar. İftira atar yalan söyler. Gizli MOSSAD hücrelerini devreye sokar. İşte şimdi Türkiye’de olduğu gibi olur. Menderes için “on iki uçak dolusu altınla yakaladık” demediler mi? Fatih Rüştü için “Altın kaportalı arabaları var” demediler mi? Tıpkı Kılıçdaroğlu’nun “Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda altın klozetler var” yalanı gibi. Hiçbirisi doğru çıkmadı. İşte ben ilan ediyorum her zaman gücümün yettiği kadar iftiraya uğrayanların yanındayım. Çünkü alçakların iftira attığı insanlar mutlaka yüksektirler.
İftira iyi insanlara atılır. Bellediğim bazı gazete ve televizyonlar var. Her haber saatinde onları izlerim. Onlar kime iftira atıp, aleyhinde yaygara yaparlarsa ben hemen karşı taraftaki yerimi alırım. Çünkü bu milleti seviyorum.
Saygılarımla.