Normal hayatımda kalabalıkları pek sevmem. Fakat mevzu bahis olan inanç ve ibadetler olunca da kalabalıklar bana son derece zevk verir. Hamt olsun bir Ramazanı daha kazasız vukuatsız bitirdik. Bayramımızı gördük, kadir gecesini yaşadık. Kalabalık iftar davetlerini gördük. Bayrampaşa belediyesinin her zaman düzenlediği Balkanlı din kardeşlerimize yönelik iftar programları çok faydalı oluyor. Yurt içerisinde de birçok belediyenin öncülüğünde toplu iftar sofraları kuruluyor. Hele son günlerde Maraş' ta bir belediyenin düzenlediği yüz bin kişilik iftar programı bana hayret verdi. Yüz bin kişiyi nasıl doyurdular. Nasıl organize ettiler? Ak parti belediye ve teşkilatları bu işi bir kültür ve gelenek haline getirdi, diğer partilere de öncü oldu. Mesela Kırklareli belediyesiyle de ilgili böylesi haberler duyduk. Bu arada Ak partinin Kadir gecesi akşamı düzenlediği iftar programında şöyle yan taraftan birazcık izledim, muhteşemdi. Kadir gecesi Teravih namazını Sokullu Camii' nde kıldım. Camiye erken girdim biraz geç çıktım. Birde ne göreyim, dışarısı ana baba günüydü. Cemaat sokaklara kadar taşmış. Duydum ki başka bir çok Cami de aynen öyleymiş. İşte bana en çok zevk veren manzara budur. Hani bir TONGUÇ vardı " Lüleburgaz' da İmam Hatip yok diye gurur duyardım" demişti de bende cevaben " eh bugüne kadar siz gurur duydunuz. Bundan sonra da biz gurur duyalım" demiştim. Sokaktaki batakhaneleri gördüğümde içim kararıyor. " Acaba emperyalizm zafere mi gidiyor? " diyorum. Ama ne zaman Camilerimizin böyle dolduğunu görüyorum. O zamanda ümitlerim şahlanıyor. " Bu millet esir edilemez" diyorum. Bu manzaralar sadece bizim kasabamızda değil bütün yurt genelinde, hatta Müslümanların yaşadığı her yerde böyle oluyor. Televizyonlarda izleyipte en zevk aldığım haber kuşakları da aynen toplu iftarlar, toplu ibadet sahneleri oluyor. İstanbul' un en büyük Camilerinin dolup cemaatin sokaklara taşmasını görmek. İzmir' in, Diyarbakır' ın ve daha bütün ülkemizin Camilerde toplandığını görmek bizde bir iman ve moral patlaması meydana getiriyor. Fakat bizim Belediyemizi bir türlü bu işlere bulaştıramadık. Her gece yarılarında havai fişek patlamaları ile huzurumuzu ve uykumuzu bozuyorlar. Yıl başı geceleri Noel babaları için ortalığı savaş alanına çeviriyorlarda, Ramazan akşamları iftar için bir tanecik fişek patlatamıyorlar. Bunca oruç tutanın bunca inananın hiç mi itibarı, hiç mi değeri yoktur?
Müslümanlarımızın kıldığı namazın her rekatında okuduğu Fatiha' nın bir yerinde şöyle denir. " Ey Allah' ım ( C.C) ancak sana ibadet eder, yine ancak senden yardım beklerim..." Bu kelimeler mutlak bağımsızlığı ifade eder. Bir Müslümanın bedenini esir edebilirsiniz, ama ruhunu asla esir edemezsiniz. Denilecek ki " İslam aleminin hali ortada değil mi? " Evet bazı sıkıntıların mevcuttur., ama sorun dinde değil dindarlardadır. Yer yüzünde emperyalistlerin en çok ajan bulundurdukları yer İslam coğrafyasıdır. Siz her konuşanı her eline silah alanı Müslüman mı sanıyorsunuz? Acaba içimizde kaç LAVRENS vardır? Müslümanların gelişmesi emperyalizmin gerilemesi" demektir. Komünistler arasında dolaşan bazı sözler vardır. " Müslümanlık ABD emperyalizmine teslimiyettir" derler. Bu tamamen emperyalist ajanların din olgusunun gücünü kırmak için uydurulmuş bir yalandır. Eğer milletimiz ve İslam alemi kurtulacaksa bu yine dinimiz, mabetlerimiz sayesinde olacaktır. Çünkü bizi harekete geçirecek yegane güç inancımızdır.
Saygılarımla.
NOT: Okuyucularımız bayramlarını tebrik eder, aileleriyle birlikte saadetler dilerim