Tır devrildi, köylü kurtardı
Vali Birol Ekici, şehit ailelerini ziyaret etti
Bugün su kesintisi olacak
HEM’de kursiyerler belgelerini aldı
Bu yazı 10 Temmuz 2015, Cuma 09:30:54 tarihinde eklendi. 454 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

RAMAZAN-I ŞERİF, AYNI ZAMANDA KÜLTÜR EMPERYALİZMİNE KARŞI DA SAVUNMADIR -

RAMAZAN-I ŞERİF, AYNI ZAMANDA KÜLTÜR EMPERYALİZMİNE KARŞI DA SAVUNMADIR

"...Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem.!

Üst kat: Elinde tesbih, ağlıyor babaannem.

Orta kat: (mavs) annem ve aşıkları,

Alt kat: Kız kardeşimin (tam tam) da çığlıkları.

Bir kurtlu peynir gibi ortadan kestiğim;

Buyurun ve maktaından seyredin işte evim! "

  Kuşaklar arasında ki müthiş farkı ve kopuşu anlatan bir şiirinden birkaç satır. (N. Fazıl Kısakürek)

  Milletimize o kadar çok saldırı var ki saldırılar sadece tek yönden değil önden, arkadan, sağdan, soldan, alttan, üstten. Velhasıl, her yönden, her taraftan saldırı var. Terör saldırısı, ekonomik saldırılar, sınırlardaki malum saldırılar... Fakat en kötüsü, en yıkıcı olanı kültür saldırılarıdır. Evlatlarımızı ve nesillerimizi göz göre göre elimizden alıyorlar. Bizi Yunandan, Bulgar’dan yani gâvurdan ayıran hasletlerimiz vardı. Türkümüz ayrı şarkımız ayrı, yediklerimiz, içtiklerimiz, giydiklerimiz ayrıydı. Dahası inançlarımız, mabetlerimiz ayrıydı. Şimdi hala öyle midir? Biz ayrı bir millet değil miyiz? Bizim ayrı bir dinimiz ayrı bir kültürümüz yok mudur? Bakın Necip Fazıl Kısakürek başka bir şiirinde şöyle söylüyor. " Dinle, kulağını ver de mezara/ Ölüler evlattan yana çırpınır./ Nesiller arası korkunç manzara;/ Domuz yavrulayan ana çırpınır./ Kalpten kazıdılar iman sırrını;/ Her dünün bugünden beter yarını./ Acı rüzgârlara vermiş bağrını/ Türk bayrağı yana yana çırpınır."

 Bölgemiz kültürel saldırıların en yoğun yaşandığı yerlerdir. Her sokak arasında batakhaneler adeta nesillerimizi; evlatlarımızı bir vakum gibi çekip yutuyor, yakıyor. Emperyalizmin bilinçli veya bilinçsiz elemanları milletimizin üzerine adeta pislik püskürtüyor. Duygular, estetikler, hisler, inançlar, ahlaki değerler, moral ve motivasyon kimliklerimiz sistemli bir şekilde yok ediliyor. Yıldan yıla, günden güne kimliksizleşiyoruz. Sürüsünü ve kimliğini kaybetmiş biçareleriz. Avlanması kolay bireyler olduk. Kızlarımız, namuslarımız ortalarda savunmasız durumda. Böyle bir ortamda sığınacak yer, tutunacak bir dal arıyoruz. Zaman bakımından Ramazan, mekân bakımından Camilerimiz bize kurtuluş kapısı oluyorlar. Hiç olmazsa oralar bize ait yerlerdir. Ramazan bizim. Oruç bizimdir. Ezan bizimdir. İftarlar bizim, dualar bizimdir. Bizim olmayan yerlerde dolaşan bizim olmayan kimliklerle yaşayan fakat bizim evlatlarımız, kanı benden, ismi benden fakat hayat tarzı asla benden olmayan kaybedilmiş nesillerimizi ne yapacağız? Semalarımızda acı rüzgarlara bağrını vermişte dalgalanan bayrağımızın üzerindeki Hilal bize ağlamaz mı? Hilal İslam demektir. İslam bir kültürdür. Onu yaşamak lazım. Sokaklarımızda ki hayat müziğiyle, hayat tarzıyla Atina ve Sofya sokaklarından farklı değilse ben kimim? Sen kimsin? Ne diyordu Bilge Kağan." Ey Türk; Titre ve kendine dön..."

 

Saygılarımla 

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek