DEMİREL DE O ÇETENİN İFTİRASINA UĞRAYANLARDANDIR -

Süleyman Demirel öldü. “Allah c.c. taksiratını affetsin.” Ölünün arkasından hayırla yad edilmelidir. Ama eğer ölen ülke siyasetinde bu kadar çok etkili olmuşsa onunla ilgili konuşulur. O zaman bizde birkaç kelam edelim. Bir konuşmasında şöyle demişti. “Ben Adalet Partisi genel başkanıyken genel kongre salonuna bir kolumda sabahleyin sabah namazından çıkan Erzurum il başkanımı, diğer koluma aynı saatte pavyondan çıkan İzmir il başkanımı takar girerdim. Ortalık alkıştan inlerdi. “ demişti. Pavyondan çıkanla camiden çıkanı aynı partide birleştirebilmek onun başarısıydı. Nasıl yapardı? Deniliyor ki; Demirel’in evinde iki kabul salonu varmış. Birisinin vitrininde şişe şişe şaraplar, viskiler, alkol şişeleri. Diğer salonun duvarında seccadeler, teşbihler, Mushaf-ı şerifler. Gelen misafirler nasılsa onu ona göre salonda kabul edermiş. Böylece misafirler mest olup giderlermiş. ODA O MALUM ÇETENİN ALÇAKÇA İFTİRALARINA UĞRADI. Uzun yaşadı. Bahçede en sona kalan lahana gibi. Siyasi arkadaşları ve rakipleri arasında en sona kaldı.

Ben naçizane olayları ve insanları anlamaya çalışırken en önemli pusulalarımdan bazıları da bir takım medya ve bazı sivil toplum kuruluşlarıdır. Bir olayla veya şahısla ilgili kararlarına bakarız, onlar iyidir derse o şey asla iyi değildir. Kötü derlerse o da asla kötü değildir. Çünkü onlar “İyiye asla iyi, kötüye de asla kötü” demezler. Onlar her zaman “İyiye kötü kötüye de iyi” derler. Bu müptezel kuruluşlardan birisi “Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları’dır.” Bu oda ne zaman Türkiye’ye çok çok faydalı bir eser yapılmaya başlasa her zaman aleyhte görüş bildirmişler, dahası da bir sürü eylem yapmışlardır. Demirel ilk boğaz köprüsünü yapmaya karar verdiğinde yine bu oda karşısına çıkmış diğer sol partilerle beraber yürüyüşler, mitingler düzenlemişlerdir. Hele KEBAN barajını yapmaya teşebbüs ettiğinde ise yine ortalığı ayağa kaldırmışlar. Baraj yapımını durduramayınca da Demirel’i odadan ihraç etmişlerdir. Neden? “KEBAN BARAJINI YAPTI” diye.

Bir de Türkiye’de iftira çeteleri vardır. Bu namussuzlarda yine Demirel’e olmadık iftiralar atmışlardır. Tıpkı şimdikilere yaptıkları gibi. Aynen Menderes ve Özal’a yaptıkları gibi. Bu alçaklar kim bu ülkeye hizmet ederse ona iftira atarlar yapabilirlerse de Menderes gibi asarlar.

Demirel’e de “Hanımı kunduracıyla oynaşıyor” iftirasını atmışlardı. Eskiden böyle “yalan ve iftira” işlerine Simaviler’in gazeteleri bakıyordu. Simaviler’in Günaydın gazetesi bu iftirayı durmadan yayınlardı. Şimdi bu işlere Aydın Doğan ve paralelin medyası bakıyor. Fakat iftiralar, yalanlar, planlar hep aynıdır. Uzatmayalım. Mademki Süleyman Demirel’de bu alçakların iftiralarına uğradı. Demek ki o da bizdendir.  Mademki bu namussuzlar Demirel’i de boş geçmediler ona da iftiralar attılar. O zaman Demirel de bu ülkeye hizmet etmiştir.

Çünkü bu alçaklar hizmet edenleri taşlarlar. Şimdi olduğu gibi. Yalnız benim tespitim Demirel’de şöyle bir durum vardı. “Bu namussuz çetenin gücüne ram oldu gibi bunlarla uğraşılmaz” kanaatiyle hareket ediyor gibi bir durum var. Çünkü “adamların dini, imanı ve vicdanı yok” bütün Siyonist güçlerde arkalarındadır. O zaman “onlarla iyi geçineyim bari” noktasını yaşadı. Bendeki kanaat budur.

Saygılarımla