T. ERDOĞAN HALKA DEĞİL, DİKTATÖRLERE DİKTATÖRDÜR. -

Tayyip Erdoğan’ı iktidarın ilk beş yılında ben de çok tenkit ettim. “Neden diktatörlerin karşısında geri adım atıyor” diye. Sonra da öğrendim ki, adam insiyatifi iyice ele geçirmek istiyormuş ta ondan biraz yumuşak davranıyormuş. Ama bizim göremediğimiz yerlerde müthiş kavgalar oluyormuş. Mesela ilk güvenlik kurulu toplantısında bazı Generaller her iktidara yaptıkları gibi, T. Erdoğan’a da ayar verme fırçasına başlıyorlar. İlk sözü bir kuvvet komutanı alıyor. Başbakanın gözünün içerisine baka baka “Siz mürtecisiniz, şunu yaptınız, bunu yaptınız” gibi bir sürü laf ediyor. Tayyip bey ayağa kalkarak önce “Bitti mi?” diye soruyor. “Bitti” cevabını aldığında da şöyle konuşuyor. “Bu söylediklerinin hiçbirisi sizin vazifeniz değildir. Üstelik de hepsi de yalandır” diyor. Ortalıkta buz gibi bir hava esiyor. Generallerimiz Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Başbakanla karşılaşmanın zorluğunu yaşıyorlar. Tayyip bey devam ediyor. “Hiçbirisi sizi ilgilendirmemesine, hepsinin de yalan olmasına rağmen ben yine de cevaplandıracağım” diyor. Önceden aldığı notlar üzerinden iddiaları tek tek cevaplandırıyor. Toplantı devam ederken Generallerden birisi zıvanadan çıkarak yine yüksek sesle bağırmaya başlıyor. Bu defa Başbakan üç defa “otur yerine” diye sesleniyor. General yüksek sesle bağırmaya devam edince de Başbakan bir komutan edasıyla ayağa kalkıyor, en yüksek sesiyle “otur ulannn” diye haykırıyor. Böylece askerler de sadece başbakanla değil aynı zamanda ilk defa sivil komutanlarıyla da tanışmış oluyorlar. Ordumuzdaki  sivil iktidarlara ayar vermeye çalışan askerlere de gaz veren bir medya grubumuz vardır. Bu medyaya “kartel” medyası denilirdi. Şimdi “Doğan” medyası diyoruz. Bunların da patronu Aydın Doğan yine başbakana geliyor biraz tehditvari konuşuyor. Yine başbakan “Bak Aydın Bey. Hakkın olanı alırsın, ama hakkın olmayanı benden katiyen alamazsın” deyip geriye gönderiyor. Bilenler bilir. Geçmişte bu Doğan tehdit ve şantajlarla milyar dolarlar vurmuştu. Şimdi de Hilton hoteli arsasının imarını büyüterek birkaç milyar dolarcık vurgun yapma peşinde ama sözü geçmiyor ki. Doğan Medyasının aynı zamanda uluslararası Siyonist ve masonlarla da işbirliği vardır. Herhangi başbakan veya Cumhurbaşkanı bunların istediğini yapmazsa ona “Diktatör” denir. Halk önemli değildir. Sadece masona, siyoniste saygı göstersin yeter. Ama Erdoğan tam tersini yapıyor. Halkın içerisine iniyor. İhtiyarların elini öpüyor. Evlere gidip çay içiyor. Ama masona siyoniste saygı göstermiyor. O zaman da ona “diktatör” diyorlar. Amerikayı dinlemiyor. Avrupayı takmıyor. Darbecileri fırçalıyor o zaman da diktatör diyorlar. İçimizdeki işbirlikçilerin gücü yetmeyince dışarıdan yardım istiyorlar. Oralarda da mason, Siyonistler var onlar devreye giriyorlar. Dünyanın emperyalist çevrelerinden, çığlıklar yükseliyor. “Türkiye’de diktatörlük var. Uşaklarımıza ajanlarımıza satın aldıklarımıza baskı var. Ey NATO, alçaklarımızı, uşaklarımızı kurtarın” diye

SAHİ ERDOĞAN DİKTATÖR MÜ?

Önce şunu ifade edeyim “Hiçbir diktatöre kimse “diktatör” diyemez. Hele iktidarı döneminde. Diktatörler başkalarının seçime girmesine müsaade etmezler. İşte seçimler geldi. Herkes caddelerde bangır bangır istediğini söylüyor. Masonun siyonistin,paralelin televizyonları her saat, her dakika Erdoğan’ın aleyhinde yayın yapıyorlar. Bu nasıl diktatörlük? Gerçi işe yarıyor, benim gibilerin uyanmasına sebep oluyorlar. Erdoğan diktatörlere diktatördür. Saygılarımla.