CUMHURBAŞKANI VATANA İHANETTEN YARGILANABİLİR -

 Cumhurbaşkanı ancak ve ancak “vatana ihanetten” yargılanabilir. Cinayet işlese, çekip adam vursa, kılına kimse dokunamaz. Cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu kural değişmez.

                “Vatana ihanet” suçlamasından başka hiçbir suçlamayı, görev süresi bittikten sonra bile geriye dönük olarak da olsa gündeme getirilemez. Ama cumhurbaşkanlığı bittikten bir gün sonra bir trafik suçu bile işlese,  O zaman sıradan bir vatandaş olarak hakkında gerekli işlem yapılır.

                Bu kuralı Sayın Erdoğan koymadı. TBMM’nin çıkardığı bu konu ile ilgili kanun böyle söylüyor. Bazı parti yöneticileri  “O’nu Yüce Divan’a göndereceğiz.”diyor. Kimse boşuna efelenmesin. Gönderemezler. Meclis’te salt çoğunluk da yetmez. Nitelikli çoğunluk elde etmek lazımdır. Partiler öyle bir görüntü vermiyor.

                Vaktiyle 27 Mayıs 1960’da Cumhurbaşkanı olduğu için hiçbir şekilde suçlanması mümkün olmayan Celal Bayar’ı idama mahkûm etmek ortaya bir rezillik çıkarır. Bunun da hesabı sorulur. Yüce Divan, Yüce Divan sıfatına bürünmüş Anayasa Mahkemesi, böyle bir davayı kabul ettiği anda, Anayasa dışına düşer.

                Cumhurbaşkanı tarafsız davranmıyor şeklindeki cahilin cesaretinden güç alarak şikâyet edenlere Yüksek Seçim Kurulu tarafından ret cevabı verilir. YSK, yetkisizliğini gerekçe gösterdi. YSK haklıdır. Hiçbir şekilde, ister olumlu, ister olumsuz yönde, Cumhurbaşkanının icraatını denetleme ve bu konuda fikir belirtme hakkına sahip değildir.

                Partiler, vaktiyle ülkemizin alt yapısını değiştirmek istemediler. Yeni bir anayasa istemediler. Mevcut anayasada gerekli değişikliğe yanaşmadılar. Kaçtılar. Partilere, halkın seçeceği cumhurbaşkanın konumu farklı olacağı kendilerine anlatıldı. Gelin başkanlık sisteminin anayasasının hukuki durumunu tartışalım, kuralları yeniden tartışalım denildi ise de onlar yan çizdiler.

                Şimdi eski Türkiye’nin cumhurbaşkanları için çizilmiş altyapıyı, halkın seçtiği cumhurbaşkanı rahatça kullanıyor. Kimse hiçbir şey yapamıyor. Bu durumdan cumhurbaşkanının kendisi de memnun değildir. Bunun için iki durum vardır. Ya anayasa tamamen değişecek ve başkanlık sistemine geçilecektir.

                Ya da muhalefet partileri iktidara gelecek, eski sisteme Meclis cumhurbaşkanı seçecek böylece geri dönülecek. Bu da partilerin keyfine göre olmaz. Ters yönde yeni bir anayasa değişikliği, bu da referandumu gerektirir.

                Hadi halka gidelim ve halka soralım.  Cumhurbaşkanını halk mı seçsin? Bakalım ve görelim. Ne cevap alacağız?