Tüm değerlerin yerle bir olduğu, varlıkların en değerlisi insanın itibarsızlaştırıldığı, maddenin yüceltildiği bir devirde yaşıyoruz.
Günümüzde yaşananlar İslam’dan önceki cahiliye döneminden farksız. İnsanlık O’na ve ahlakına her zamankinden daha muhtaç!.
Kutlu Doğumunu idrak ettiğimiz ve “BİRLİKTE YAŞAMA AHLAKI” temasını işlediğimiz hafta vesilesiyle… O’na sonsuz salat ve selam ile….
Allah Rasülü’nün hayatından bir örnek vererek O’nun insana verdiği değeri, nezaket anlayışını görelim ve düşünelim.
Bir gün fakir, gariban birisi peygamber efendimiz (as)’e bir tabakta üzüm ikram eder. Peygamber (as) üzümleri yemeye başlar. Bir tane yer. Tebessüm eder.
İkinci bir tane daha yer tebessüm eder.
Üçüncü bir tane yer yine tebessüm eder.
Öyle ki üzümleri hediye eden adam mutluluktan uçacak gibidir. Çok sevinir.
Çevresinde olanları izleyen sahabeler şaşkınlık içindeler.
Rasülullah (as) kendisine ne hediye edilse, çevresindeki insanlarla paylaşan bir insandı.
Ancak bu sefer yediği üzümlerden yanındaki arkadaşlarına ikram etmedi.
Ve her üzüm tanesini yedikçe tebessüm etmeye devam etti.
Nihayet tabaktaki üzümleri bitirdi.
Üzümleri hediye eden adam sevinçle oradan uzaklaşıp gitti. Son derece keyifliydi.
Sahabeden birisi sordu:
-Ya Rasülallah! aslında siz yediğiniz her şeyi bizimle paylaşırdınız. Neden bu kez öyle yapmadınız.?
Rasülüllah tebessüm ederek dedi ki:…
-Adam ikram ettiği üzümlerden dolayı çok mutlu oldu. Ancak üzümler çok acıydı. Adamın mutluluğunu bozmamak için belli etmedim. Size ikram etsem, belki biriniz yüzünü ekşitirdiniz. Adamın sevincini yarıda bölmenizden, mutluluğunu bozmanızdan endişe ettim ve korktum. Onun için sizinle üzümleri paylaşmadım…
İşte peygamber ahlakı…
İşte peygamber nezaketi…
İşte hassasiyet….
İnsana verdiği değer...