T.B.M. MECLİSİ’NDE “NE PAHASINA OLURSA OLSUN ENGELLEME” KAVGALARI -

Türkiye’mizde 1980’den önce sağ, sol kavgaları vardı.

Bizlerde sağcı, yani ülkücü olarak bu kavgaların parçasıydık.

 Eğer solcular, yani komünistler bizi döverlerse, kimseye anlatmazdık.

 “Dayak yedik” demekten utanırdık.

 Komünistlerden herhangi birisi en küçük saldırıya uğrasa, yani bir küçük fiske bile dokunsa, ortalığı ayağa kaldırırlar, elini, kolunu, başını, gözünü sararlar.

 Sokak sokak gezdirirler. “Faşistler halka saldırdı” diye reklam yaparlardı.

 Süreç içerisinde anladım ki bizim yaptığımız yanlışmış.

 Komünistler bu işi meğer çok iyi biliyorlarmış.

 Hitlerden okumuştum diyor ki “Propaganda hususunda solcular ne yaparlarsa onları taklit edin. Çünkü onların akıl hocaları Yahudi’dir. Bu işleri en iyi de Yahudi bilir.”

 İsmail Dümbüllü isimli bir tiyatro sanatçımız vardı. Onun bir Yahudi tiplemesi mevzuyu en iyi anlatır.

 Şöyle ki sahnede, Yahudi rolündeki adam rakibini hem döver, hem de döverken avazı çıktığınca bağırır “Yetişin! Cankurtaran yok mu?” Adam hem dövüyor, hem de bağırıyor. Bizim Büyük Millet Meclisi’nde de aynısı oluyor.

Hem saldırıyorlar, hem de feryat ediyorlar. Hem CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, hem de HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş “NE PAHASINA OLURSA OLSUN ÇIKARTMAYACAĞIZ” dediler.

 Bu “NE PAHASINA OLURSA OLSUN” ne demektir veya Büyük Millet Meclisi’nde kanunlar nasıl çıkartılır veya nasıl engellenir?

Benim bildiğim şöyledir. Vekillerden birileri bir kanun teklifi verir. Meclisi o gün idare eden başkan öneriyi gündeme alır ve oylama yaptırır. Eğer kabul edenler çok ise kanun kabul edilir. Eğer istemeyenler fazlaysa kanun reddedilir.

Başka bir yöntemi var mıdır? Yani iktidar kanadı bilmem şu kadar milletvekiliyle oylamaya katılacak, muhalefet ise iktidarın üçte biri kadar sayıyla, kanun çıkmasını önleyecek. Peki, bu nasıl olacak?

Tek yolu var. “KAVGAYLA” Şirretlik yapacaksın, pislik yapacaksın, kavga niza çıkaracaksın. Birkaç serserinin düğün alayını dağıttığı gibi meclisi dağıtacaksın ve kanun çıkarttırmayacaksın.

Ulan orası Cudi Dağı mı?

Sonra da dışarıya kameraların önüne çıkıp feryadı figan edeceksin “bizi dövdüler” diye.

 Yahu sen zaten ta baştan “ne pahasına olursa olsun” derken dövmeyi de dövülmeyi de kafaya koymuşsun.

Gelelim bu kanuna iç güvenlik bakımından polise verilen yeni salahiyetlere göre artık Molotof atmak, sapanla bilye atmak, maskeyle yüzünü kapatmak yasaklanacakmış.

 Yasaklansın tabi. O pislik oraya suç işlemek için gelmiş ki suratını saklıyor. Molotof ile yakılan iş yerlerini araçları, hatta insanları görmüyoruz mu? Elbette bununda önüne geçilmelidir. Hele o bilye? Sapanla bilyeyi atıp bir polisi veya vatandaşı alnından vurduğunda ne olur. Sapan ve demir bilye, susturucu silahı gibidir, öldürür de kör de eder.

Haaa siz bir Kılıçdaroğlu’na ve Demirtaş’a sorarsanız onlar için sadece molotof değil, kalaşnikofta serbest olmalıdır. Onların istediği “kanun hâkimiyeti huzurlu bir Türkiye” değil ki. Onlar istiyorlar ki, huzur olmasın. Ortalıkta kargaşa ve kaos olsun da iktidar ve Türkiye zarar görsün.

 İşte ben bu mevzuda Atatürkçüyüm. Siz hiç Atatürk’ün polisine ve askerine molotof atabilir misiniz?

Taş, bilye atabilir misiniz? Yedi kat cibilliyetinizi yok ederdi. Topunuzu yakardı. Molotof atıp polisi diri diri yakmaya çalışanları toptan yok ederdi.

Baksanıza şimdi şu CHP’nin tavrına.

Saygılarımla