BENİM DERDİM KÜLTÜREL YOZLAŞMADIR, İTFAİYE DEĞİL -

Geçen gün İtfaiye müdürüyle karşılaştık. Bana biraz sitem etti. “Söylediklerimin yanlış olduğunu, itfaiyedeki suyun donuk olmadığını, oradaki aşırı izdiham yüzünden sağlıklı çalışamadıklarını” falan anlatı. Belki de haklıydı. Fakat nedendir bilemiyorum. Bizim itfaiyemizin uzun zamandır kötü bir şöhreti var. Ne yapıp edip bu imajın değiştirilmesi lazımdır.

BENİM MESELEM BAŞKA

“Yedi ev yanmış, yüz ev, bin ev yanmış” bunlar önemlidir ama bana göre çok daha önemli şeyler var. Japonya’ya iki atom bombası atıldı. Ağır bombardımanlarla gerek Almanya’da gerekse Japonya’da on milyonlarca insan öldü, ev yakıldı, yıkıldı ama bugün hem Japonya hem de Almanya dimdik ayaktadır, neden? Çünkü evleri yakıp yıkabilirsiniz, insanları öldürebilirsiniz ama eğer kültürünü yok edemezseniz; imanını, moral değerlerini yok edemezseniz o milletler yeniden küllerinden bile doğar adeta yağan yağmurla yerden fışkıran tohumlar gibi yeniden yükselirler.

Atilla İlhan’ı tanıyanlarınız vardır. O iyi bir solcuydu. TRT ikinci kanalında konuşmalar yapardı, bende elimden geldiğince dinlemeye çalışırdım. Bir defasında demişti ki “Batı kültürü diyorsunuz. Almanya’da Alman kültürü vardır, Fransa’da Fransız, İngiltere’de İngiliz, İtalya’da İtalyan vardır. Peki, bunların hangisi batı kültürüdür? Eğer burası da Türkiye ise burada da Türk kültürü olmalıdır.” Şimdi söyleyin bu sözler doğru değil mi? Eğer biz Türk isek eğer burası da Türkiye ise bu şehir de bir Türk şehriyse; bu şehre de bize de ırkımıza, dinimize, kültürümüze uygun yaşamak düşmez mi? Almanya, Fransa ve diğer batı ülkeleri Hristiyan’dırlar. Onlar kendi inançlarını ve kültürlerini yaşıyorlar.

Peki, bize ne oluyor? Hani biz onları buralardan kovmuştuk ya. Hani İstiklal Harbi ile bağımsız olmuştuk ya. Hani bayrağımızın üzerinde Hac değil, İslamiyet’in simgesi hilal var ya. Bize o hilale, o bayrağa ve şanlı tarihimize yakışır şekilde yaşamak düşmez mi? Son bir buçuk asırdır soygun ve sömürülerle birazcık zenginleştiler diye Batı’nın yıkanmasını, tıraşını, temizliğini bilmeyen erkek keçi gibi pis pis kokan o alçak gâvurun peşine takılmak, sokaklarımızı onlar gibi süslemek, onlara benzemeye çalışmak bize yakışır mı? Her yılbaşında etrafta kıllı papaz maskotları Noel ağaçları bu milletin hangi kültürüne yakışır? Eğer illa da bir şeyleri kutlamak istiyorsan ki, belki inançsızsındır. Belki bu milletin dinine gıcıklığın vardır. O zaman Nevruz’u kutlayın. Sokakları Nevruz da süsleyin. İşte geliyor Mart ayı Nevruz gelecek görelim sizi. İlla da bir baba, bir dede lazımsa “Dedem Korkut” Yani Korkut Ata bize neyimize yetmedi? Onu analım. Sokaklarımızı, vitrinlerimizi Dedem Korkut maskotlarıyla dolduralım. O pis papaz Noel’den daha mı gereksiz? Daha mı yeteneksiz? Yüzde yüz bizim. Yüzde yüz Türk. Ben daha size ne diyeyim?

Benim derdim bu milletin Milli ve manevi değerleridir. Uzun vadede asimile olup gitmesini önlemektir. Çünkü bugün bir taşını düşürürsünüz, yarın başka bir taşını sökersiniz. Bu süre asırlara yayıldıktan sonra bir de bakarsınız ki bir millet asimile olmuş ve yok olmuştur. Tarih böyle yok olan milletlerin hazin hikâyeleriyle doludur. Hani Trak’lar, Eti’ler, Sümer’ler. Onlardan sadece kalan birkaç kırık taş ve kiremit parçasıdır. Biz kültürümüze sahip çıkacağız ki, öyle olmayalım.

Saygılarımla