Kendi adıma söylüyorum. Sabrımın sonuna ulaştığım noktadayım. Bu konuda toplumun büyük çoğunluğu ile duygudaş olduğumu sanıyorum.
AB sözcülerinin 14 Aralık operasyonu üzerine yaptıkları açıklamalar tam bir küstahlıktır, haddini bilmezliktir. Toplumumuza yapılmış bir saygısızlıktır.
Çünkü başlatılan soruşturma konusunda zerre kadar bir fikir sahibi değillerdir. Gözaltına alınan gazetecilerin serbest bırakılmasını istiyorlar. Hükümetimize bir ültimatom
vermeye kalkıyorlar.
Gözaltına alınanlar arasında birkaç gazeteci olması sebebiyle ülkemizde basın özgürlüğü ayaklar altına alındığını söylüyorlar, bunun için esip gürlüyorlar.
Bizin bir yetkilimizin Almanya’da, Fransa’da ve İtalya’da gözaltına alındığında konu hakkında bir bilgisi olmadan ortaya atılıp gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istediklerini duyanınız olmuş mudur? Böyle bir şey düşünülebilir mi?
AB yetkilileri hukukun üstünlüğüne inanan bu oturaklı insanlar, dolduruşa gelip bir ülkenin yargısına söz söyleme küstahlığına bulunabilirler mi?
Bunu yapanlara kızıyorum. Ama biz buna alıştık hiç şaşırmıyoruz. Asıl şaşırdığım içimizde bu küstahlıktan hala rahatsız olmayanların bulunmasıdır.
Onlara sormak istiyorum:
Bozulan neden bizim imajımız olsun ki, neden cahilce ve saygısızca esip savuranların imajına biz niçin toz kondurmuyoruz?
İşte bu ezikliği hazmedemiyorum. Kendine ve ülkesine karşı biraz saygısı olan bir insan bu saygısızlığa bir tepki göstermez mi? Kim haklı kim haksız diye düşünmez mi?
Bizin insanlarımız gerçekte ne olduğumuzla, Türkiye’de neler yaşandığı ile zerre kadar ilgilenmiyorlar. En ufak bir anlama gayreti göstermiyorlar. Karşımızdaki görüntüyü görmek için gözlerimizin açık olması gerekir. Önyargılar, takıntılar. Çağdaş hurafeler, kibir ve cehalet gözleri kapatmış ise o göz karşısındaki gerçeği değil, görmek istediğini işine geleni görür ancak. Bu körlük karşısında hiçbir şey görülmez.
İşte AB ile ilişkilerimizde böyle bir noktadayız. O yüzden imajımız bozulmuştur. Ama şu anda imajı bozulan Türkiye değil AB ve ABD’dir.
Onlar kendi değerlerine ihanet ederler. Tarihleri çifte standart hikâyeleri ile dolu yüzleri hiç kızarmayan batılılardır.
Bakar mısınız? Irak’ta, Afganistan’da arkalarında bıraktıkları ceset tepeleri, Suriye zindanlarından yükselen feryatlar, Mısır’da Sisi’nin ardından sırıtıp duranlar. Hele Gazze’den yükselen çocuk, yaşlı ve kadın feryatları.
Vicdanlar harekete geçemiyor. Bize hak hukuk, basın özgürlüğü dersi veriyorlar.