Eskiden komünistler vardı. Biz onlarla çok hararetli tartışmalar yapardık. En çok da, onlar milletimizi ve tarihimizi kötülerler, küçültürler. Biz ise tam tersini iddia ederdik. Mesela bir keresinde adam demişti ki “Müslümanlar ve Türkler sanatta ve edebiyatta ne yapmışlar ki? Heykelcilikte, Müslümanlara ve Türklere ait bir sanat eseri gösterebilir misin? Bende cevaben “Heykel dediğin taş oymacılığı, taşa şekil vermek değil midir? Mesela Edirne’deki Selimiye Camii’nin minberini gördün mü? Atalarımız, mermeri adeta oya gibi işlemişler. Git, gez, gör de sanat neymiş öğren” demiştim. Gerçekten de bunlarda acayip bir aşağılık kompleksi var. Müthiş bir şekilde kültürel erozyona uğramışlar. Bazıları uğradıkları kimlik erozyonundan bazıları da, bizatihi gönüllü olarak, batıya uşaklık aşkıyla milletimizi ve mukaddesatımızı kötülemekten adeta haz alıyorlar. Her güzelliği, batıya mal etmek, her marifeti onlarda aramak sanki onların vazifesi olmuş.
Yahu Batının bana neresini övüyorsunuz? Batı hayduttur, Batı eşkıyadır, Batı hırsızdır, batı soyguncudur.
Batının tarihine baktığınızda medeniyet eseri olarak ne var? Kiliseler, manastırlar, şatolar vardır. Kilise, manastırlar papazların hoşça vakit geçirdiği yerlerdir. Şatolar ise derebeylerin alem yerleridir. Zevki sefa sürdükleri yerlerdir. Hepsi de soygunlarla, gasplarla halktan alınan mallarla yapılmışlardır. Duvarlarında mazlumların ahu figanı, feryatları ve kan izleri vardır.
Dahası çevrelerinde bir düğün olduğunda taze gelini sevgilisinin elinden alıp “ilk gece derebeyin hakkıdır” kanununa uygun genç kızların çığlıkları yankılanmaktadır. Bu alçaklar mı benim milletimle mukayese ediliyor? Gırnata şehrindeki Endülüs’ten gasp edilen muhteşem sanat eserinin içerisine hançer saplar gibi bir kilise yerleştirmişler. Bizim sanat eserlerimiz Müslim, kafir demeden bütün insanlığa hizmet eden tam bir medeniyet şaheseridirler. İşte “Sokullu Külliyesi” yıka yıka bitirilemeyen kalıntılarıyla gözümüzün önünde duruyor. Bir garip isterse bir ömür boyu vakıf eserlerimizin imkanlarıyla yaşayabilirdi. Hem de hiç dini veya milli kimliğine bakılmadan.
Şimdi Cumhurbaşkanımız “Amerika’ya ilk gidenler Müslümanlardı” dedi diye birden ayağa kalktılar. Sanki “ağamızın hakkını yedirmeyiz. Müslümanlar kim oluyor da oralara gidebilsinler?” der gibi itiraza başladılar.
Cümle batı uşakları iyi dinleyin.
Müslümanlar oralara eşkıyalığa gitmedikleri için sizin haberiniz olmadı. Oralarda üzerlerinde “Allah Muhammed” yazan Orta Asya’da basılmış paralar bulundu. Yani, Atalarımız oradan buraya altın getirmemişler. Tam tersine buradan oraya götürmüşler. Muhtemeldir ki onlarda Astekler de, Mayalar da ki altınları gömüşlerdir ama “haram” diye almamışlardır. “Kolomlar, Macellenler gibi oraya soygun yapmaya gitmediler ki.
Avrupa’nın eşkıyaları oralara hırsızlık yapmaya gittiler. Öldürdüler, soydular, Avrupa’yı zengin ettiler. Sizin ağalarınız eşkıyadır, katildir, soyguncudurlar. Cumhurbaşkanımız ve bizler elimizdeki “Soygun malı altınlarla” değil medeniyetimizle övünüyoruz.
Saygılarımla.