Murat mahir Altan, depremzedelerle buluştu
Yavuz Muhtar yeniden aday
Vali Ekici, jandarma personeli ile iftar yaptı
Ahmetbey köftesine coğrafi işaret almak için protokol imzalandı
Bu yazı 21 Kasım 2014, Cuma 09:21:12 tarihinde eklendi. 406 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

BBC’NİN VE SİYONİSTİN PARALELİNE DÜŞENLER -

BBC’NİN VE SİYONİSTİN PARALELİNE DÜŞENLER

Atatürk bir gün yurt gezisine çıkar. Antalya sahilleri midir, yoksa Ege sahilleri midir bir yerlerde halkla sohbet etmektedir aynı zamanda da etraftaki binaları seyrederek. Binalar genellikle eski püskü, virane şeklindedir. Aralarında tek tük bakımlı köşk gibi yapılarda vardır. Dayanamaz sorar: “Şu güzel bina kimin der?” Cevap: “Ermeni Kirkor efendinindir” “ya şu sarayvari ev kimindir?” Cevap: “o da Rum tüccar yani efendinindir” der. “Peki ya şu yalı kime aittir?” Cevap: “Oda büyük tüccar Yahudi Salamon efendinindir efendim…” “Pekii şu viranaler, yıkık dökük evler kimlerindir?” Cevap: “Onlarda Türklerin, yani bizimdir efendim”

Atatürk birazda sitemkar bir şekilde “Yahu, onlar bu binaları yaparken, siz ne yapıyordunuz? Siz neredeydiniz?” Cevap: “Efendim, onlar o binaları yaparlarken, biz cephelerdeydik, sizin yanınızdaydık…”

Bina deyip geçmeyin. Adolf Hitler “Kavgam” adındaki kitabında binalarla ilgili geniş bir analiz yapmış. Ben o zamana kadar binalara fazla ehemmiyet vermezdim. Hitlerin analizini okuduktan sonra ev olsun, cami, mabet olsun, hükümet binaları olsun veya türbe olsunlar, çok şey ifade ettiğini anladım.

Şu sokaklarında gezdiğimiz binaların yapılış şekilleri veya mimarı tarzları eğer mensubu olduğumuz milli kültüre uygun değilse, uzun zamanda o yapılar bizim psikolojimize tesir yapıyor. Kültürel erezyona uğruyoruz. Eğer çevremizde inançlarımıza ve kültürümüze uygun yapılar varsa bu bizi rahatlatıyor. Kimliğimizi korumakta, medeniyetimizi yüceltmekte binalarımızın şekillerinin de özel bir yeri vardır.

Birde işin şu yönü vardır;

Eğer içimizdeki Müslüman ve Türk olmayanların binaları yukarıda olduğu gibi daha güzel daha muhteşem olursa, o zaman bu vaziyet milletimizde gayri ihtiyari aşağılık kompleksi oluşturur. Türk milletinin evleri yabancıların evlerinden, camileri onların kiliselerinden, havralarından daha güzel olmalıdır. Aynen, devletimizin sarayları da onların saraylarından daha muhteşem olmalıdır. Böyle bir saray kendisini bu milletin bir parçası, bir mensubu olanların onurlarını yüceltecektir.

Savarona gemisi Atatürk’e alındığı zaman o gemi, dünyanın en lüks yatıydı. Devletimiz ise şimdikinden bin kat  daha fakirdi. Nereden biliyorum? Şuradan, benim babam şehit evladıdır. Ninem onları ot yedirerek beslemiş. Şimdi öyle bir şey var mı?

Tayyip Erdoğan büyük düşünüyor. Bu yüzden Selçuklu mimarisiyle bir Cumhurbaşkanlığı Sarayı yaptırmış. İnşallah batılı misafirlerimiz o binaya girince hem devletimizin gücünü hem de mimarimizin ve mimarlarımızın marifetlerini görecekler. Çatlasın B.B.C. patlasın, onların içimizdeki ve dışımızdaki paralelleride. Bu ülke süper güç olacak. Onun için sarayda yapacak uçakta, tankta, uydudan dahada gerisi, geride.

Daha öncekiler yirmi bankayı batırmasalardı, dört yüz milyar doları eşkiyaya kaptırmasalardı da daha güzel saraylar yapsalardı. Mimar, mühendis odalarına gelince onlar ki, Keban Barajını yaptı, diye Demirel’i odadan ihraç etmişlerdir. Onlar ki köprülere, barajlara yollara havaalanlarına da karşı çıkmışlardır. Onlar hangi kalkınma hamlemizi desteklemişler ki? Onlar B.B.C.’nin emperyalizmin içimizdeki iş birlikçilerinin ta kendileridir. Onlar karşı çıktılarsa bu işte hayır vardır. Kılıçdaroğlu orada oturmayacakmış, Ortadoğu üniversitesine verecekmiş. O okulu ABD’liler yaptılar, gerekmez onlar daha iyisini yaparlar.

Tabiki Kılıçdaroğlu orada oturmayacaktır. Orada ne işi var ki?

 

Her zaman olduğu gibi Hitler zamanında da Alman ekonomisini Siyonistler ele geçirmişlerdi. Tıpkı Atatürk’ün yukarıda görüp şaştığı manzara gibi. Zaten birinci cihan harbi macerasını beraber yaşamıştık. En güzel binaların Yahudilere ait olması Alman milletinde psikolojik hastalık yapıyordu. Hitlerin itirazı ona idi. Her ne kadar şimdilerde kısmen de olsa denge sağlanmışta olsa halen İzmir’in sahillerinde, İstanbul’un Boğazındaki en güzel binalar yine de ırken veya kültürel bakımından Türk İslam olmayanlara aittir. Yeni Cumhurbaşkanlığı binasından ateşli bir şekilde itiraz edenlerde ya onlar, ya da onların uşaklarıdır. Saygılarımla..

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek