İlçe Emniyet Müdürü Osman Ünal’a veda
Turhal Kaynak hayatını kaybetti
Serbülent Avcu’dan “GELİN CHP’YE YENİDEN ÜYE OLUN” çağırısı
Alman ve İspanyol bisikletçilere Türk misafirperverliğini gösterdiler
Bu yazı 15 Kasım 2014, Cumartesi 09:16:46 tarihinde eklendi. 809 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

KARA BULUTLARI KALDIR ARADAN!... - Nuri Kahraman

KARA BULUTLARI KALDIR ARADAN!...

Buralarda harman, hasat mevsimiyle berâber havanın harâreti azalıyor. Eskiler, Ağustos’un yarısından îtibâren YAYLA-CENİK BİR olur derken havaların serinleyişini ifâde ederler. Ekimle birlikte de kış dönemi havaları yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlar. Geceler uzayıp gündüzler oldukça kısalma meylindedir. Derken bu arada kış saati uygulamaları yürürlüğe konur.

İnsan iç ve dış âlemiyle yepyeni bir sürece girer. Bu bağlamda, dış îtibârıyla uzun olan soğuk kış gecelerini iç âlemin baharlarına çevirmek mümkün. Meselâ, hassâsiyeti olan bir mümin, aklı başında her insan bu mevsimi bir fırsat olarak değerlendirebilir. Bu yeni süreçte sanki yeniden dirilişi yaşar.

Nasıl mı? Öncelikle, kendine, yakınlarına ve dost, arkadaş çevresine, komşularına vakit ayırma imkânı bulur. En azından ziyâretleşir. Hâl–hatır sorar. Dostluklarını tahkim eder. Çevreden, hattâ dünyâdan, neredeyse hayattan kopup tamâmen yalnızlaşmaya giden bu çağda çocuklarının insânî ve sosyâl gelişimi için de bir şeyler yapmış olur.

Sözün özü, bu bereketli zamanları şahsî, sosyâl, kültürel ve ilmî gelişimlere vesîle kılabilir. Efendimiz (SAV)in “Kış müminin baharıdır.”  (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 75; Ebû Ya’le, Müsned, II, 519) sözünden, başta elbetteki mânevî gelişim, rûhî donanım ve ibâdetlere daha çok fırsat bulmak ve kolay yerine getirmek olmak üzere tüm bu pratik yansımaları da anlamak mümkündür.

HANGİ BAHAR?

Sonuçta, baharda nasıl, tabiata cemreler düşer, yeni diriliş solukları üflenir, her tarafı türlü çiçekler, yapraklar, râyihâlar kaplar, yeryüzü envai çeşit güzelliklerle bezenirse; aynı şekilde müminin de dünyasına bu mevsimde baharlar gelir. Çünkü, şahsî ya da içtimâî, her ne şekil ve sûrette olursa olsun, insanlığın ve islâmlığın hayrına olan her şey mânevî bir gelişimdir sonuçta ve dînin ve de dindarlığın da bir parçasıdır aynı zamanda.

Şu sıra konumuz hep okumak üzerine ya; bu girişin gelişme bölümünde de okumak var. Tüm bu dediklerimizin ana maddesi okumaktır çünkü. Okuma olmadan bu anlamda bir gelişme düşünemiyorum. Kendi rutininden kopup da kitaba gelmeyen, gelemeyen nasıl değişecek? Meselâ, telefondan kopamayan, tüm zevklerini fotoğrafa ve selfiye endekslemiş, internetten, kahveden, kafeden, vitrinlerden, fersah fersah çarşılarda koşturmaktan ayrılamayıp kısır döngüye kapılanlar sadede nasıl mesağ bulup da gelecek?

 

Tüm bunlara bağımlı hâle gelmiş insan, tüm dünyâsını dolduran, onu başka şeyi görmez eden oyun ve oyuncakları nasıl bırakacak? Diyelim ki bıraktı, yerine ne koyacak? İşte, bize sorarsanız, en kestirme yol kitap. Kitap deyince de okumak. Oraya geldiğinde her aradığını bulursun. Yâni, belki biraz çok iddiâlı bir söylem olacak ama, çağın hastalıklarından kopmak isteyenin kitaptan başka ilâcı yok gibi geliyor bana. Ona gelenin kurtulma ihtimâli yüksek. Artık kopukluktan kopup asla ve sadede gelme şansı doğmuştur. Rabbimiz tamâmına ve de dünyâya geliş gâye ve merâmına erdirsin inşâllâh.

Sevgili dostlar. Böyle bir derdimiz varsa, bunun çâresi okumakla başlar. Maddî-mânevî bütün sıkıntılarımızın kaynağı olan cehâletten kurtulmanın yolu okumaktan geçer. Bunun için, ilk emir OKU olmuştur. Gel gelelim, bunu demek kolay ama, okumamak, başta emre itaatsizlik değil mi? Bunu nasıl yapabiliyoruz o zaman? Öyle ya; hem de nasıl bir emre? İlâhî emre; yâni Allâh’ın emrine. Hiç olacak şey mi bu, değil mi?!

CENNET BAHÇESİ...

Tüm bunlardan sonra burada şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, bilene, kendisine âhiret mutluluğunu gâye kılana, daha dünyâdaki cennet bahçesi örneğidir okumak. Hele bir de ne okuyacağınızı, nerelerde dolaşacağınızı, Allâh’ın verdiği selim akılla, hafiften de olsa plânlayıp, zevk-i selîminize hitap edecek vâdileri tercih edebilirseniz; böyle bir seyrin tadına doyum olmaz, olmuyor.

Tekrar hatırlatmak gerekirse, Allâh’ın ilk emri ortada. Onu zâten söyledik. Hep de söyleyegeliyoruz. Ancak, şöyle durup da, bunun ne anlama geldiğini ve bu emrin neresinde bulunduğumuzu düşünüp irdelemiyoruz.

Hâlbuki, şöyle azıcık düşünsek, Allâh’ın hatırına, Rasûl’ün aşkına şöyle elimize bir kitap alıp da sayfaları çevirmeye başlasak, okudukça, satırlar arasında kanatlandıkça, ibret âlemlerini seyr'ettikçe, zaman tünelinin helezonlarında kıvrıldıkça, oralarda çeşit çeşit olaylar, tablolar, manzaralarla karşılaştıkça, hiçbir şeyden alamayacağımız, insana özgü hazlar ve tadlar alırız. Tıpkı, çok verimli, binbir çeşit meyve ve sebzelerle, rengârenk güller ve çiçeklerle dolu bir bahçede dolaşır gibi. Daha dünyâdayken kendimizi Cennet bahçelerinde geziyor gibi hisseder, sevinçlere gark oluruz.

Cehennemî duygu ve düşüncelerden, ümitsizlik, çâresizlik gibi dünyâmızı karartan karabasanlardan bizi kurtaracak, gerçeğin, ümîdin, sonsuzluğun cennet bahçelerinin perdelerini aralamamıza vesîle olacak olan da kitaplardır.

O kitabın hangisi olduğunu hepimiz biliyoruz çok şükür. Haydi öyleyse,yalnız ya da sevdiklerimizle berâber sohbet şeklinde olarak önce onu ve de daha sonra, her biri önce onu, daha sonra dînî, millî, mânevî, dünyâmıza-âhiretimize lâzım olacak  gerçekleri daha iyi anlamamıza vesîle olacak diğer edebî, ahlâkî, târihî, kültürel olanlarını okumaya...

Sevgili dostlar; hadi, hep birlikte kitabın ışığıyla, kara bulutları kaldıralım aradan,

sevgisi, bol ihsânı, merhamet ve de cennetiyle mükâfatlandırsın bizi Yaradan ves'selâm...

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Nuri Kahraman Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek