(1)
Muharrem ayı, içinde meydana gelen mühim olaylar ve hicri takvimin başlangıcı olması sebebiyle Müslümanların hayatında önemli bir yer tutar. Hicretin 16. yılında toplanan İslam şurasında Hz. Ali (r.a) nın teklifi ile, İslam muhacirlerinin Mekke’den Medine’ye göç etmeleri tarih başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Hicri takvimin ilk ayı Muharrem ayıdır. Yeni hicri yıl hepimize hayırlı olsun. Bu mübarek ay sevgili Peygamberimizin(as) hadis-i şerifinde “Allah’ın ayı” diye tabir edilmiştir. Aynı ayın 10. gününe ise “aşure günü” denmiştir. Bu mübarek ayla ilgili hadis-i şerifte, peygamberimiz(as) şöyle buyurmuşlardır. “Ramazandan sonra oruçların en faziletlisi, Allah’ın ayı olan Muharrem orucudur. Namazların en faziletlisi, farz namazlardan sonra kılınan gece namazlarıdır.”(1).Rasulullah (AS)’a aşure günü tutulan orucun değeri sorulduğunda; “Geçmiş bir senenin günahlarına kefaret olur.”(2) buyurmuştur.
Tarihte Müslümanları ilgilendiren birçok önemli olayın muharrem ayı içerisinde gerçekleştiğini görürüz. Hz. Âdem (as) in cennetten yeryüzüne indirilmesi, Hz. Nuh(as)ın tufandan kurtulması, Hz. Musa ve iman edenlerin Firavun’un zulmünden kurtulması, Hz. İbrahim(as)in Nemrut’un ateşinden kurtulması… gibi mühim olaylar bunlardan bazılarıdır. Müslümanları üzen, yüreklerde derin yaralar açan, o günün siyasi olayları sonucunda sevgili peygamberimiz(as)ın biricik torunu Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi de bu ayda olmuştur.
Müslümanlar olarak başta sevgili peygamberimiz(as), O’nun sahabeleri ve ehl-i beyt-i bizim için örnek şahsiyetlerdir. Bizi birbirimize bağlayan yegane bağ, onların bizlere öğrettiği iman ve ahlak prensipleridir. Hepsini ayırım yapmadan sevmek imanımızın gereğidir.
23 yıllık Mekke döneminden sonra baskı ve işkenceler karşısında Peygamberimiz ve sahabeler Allah’ın emriyle Medine’ye göç ettiler. Bu olaya hicret, göç edenlere muhacir, Medine’de onlara kucak açan sahabelere ise, ensar denir. Bu olayın içindeki tüm insanlar ayrı birer kahramandır. Hz. Ali’nin ölümü göze alarak, muhasara altındaki peygamberimizin evinde O’nun yerine yatağına girmesi, Hz. Ebu Bekir’in mağara ve yol arkadaşlığı, Süheyb-i Rumi’nin tüm malını Mekke’de bırakması, diğerlerinin inançları uğruna evini, malını, mülkünü, hatta ana-babasını, çoluk çocuğunu terk etmesi… hepsi ayrı ayrı birer kahramandır. Allah onları Kur’an-ı Kerim’de şöyle övmüştür. “İman edip hicret eden ve Allah yolunda cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya; işte onlar gerçek mü’minlerdir. Onlar için bol bağışlanma ve bol rızık vardır.”(3)
Muharrem ayı gelince müminler birbirlerinin yeni hicri yılını tebrik etmeli, geçen yılların muhasebesini yapmalı, geleceğe yönelik hayırlı işler tasarlamalıdır. Maddi durumu müsait olanlar hayır-hasenat yapmalı, bu aya ait sünnet olan oruçları tutmak için gayret göstermelidirler.
Şu ilahi çağrıya hepimiz gönüllerimizi açalım: “Hepiniz birden Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, birbirinizden ayrılmayın. Allah’ın üzerinizdeki nimeti düşünün. Sizler birbirinize düşman iken o sizin kalpleriniz arsında bir sıcaklık meydana getirdi. O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Hem sizler ateşten bir çukurun kenarında bulunuyordunuz da O sizi oradan kurtardı. Şimdi size ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yola erişesiniz.”(4)
Dipnot
1-müslim-siyam.38no.202
2-müslim-siyam197
3-Enfal-74
4-Al-i İmran-103