Karadeniz’in incisi, Güzel Ordu’dan, Lüleburgazlı kardeşler başta olmak üzere tüm sevgili okurlarımıza bayram ve hasret duygularıyla sevgi ve saygılar sunarak sözlerimize başlıyoruz.
Çok şükür, bir bayrama daha eriştik. Cumamız arife, ertesi Bayram. Hepimiz için hayırlı mübârek olsun. Hacılarımız mukaddes topraklarda. Bir mahşer provası sergileyip Allâh’a kulluk seferinin en meşâkkâtli ama bir o kadar da feyizlisini yerine getiriyorlar. Hayatlarının en güzel, bereketli günlerini yaşayıp, sonsuz bayrama doğru giden en soylu yürüyüşlerini gerçekleştiriyorlar. Bu târifsiz süreç esnâsında, kendileri, âileleri, sevdikleri, tüm Müslümanların muvaffakiyet ve mağfireti, insanlığın da hidâyeti için duâ ediyorlar. Kulluk keyfiyeti ve duânın zirve noktası Arafat’ta da yakarışlarını sürdürecekler. Mutlakâ bizleri de duâlarına katacaklar. Onların da bayramlarıyla birlikte haclarının da mübârek olmasını, mebrur bir hac yapmış olarak ülkelerine sıhhat, âfiyet ve selâmetlerle dönmelerini diliyoruz. İnşâllâh dönenleri sıcağı sıcağına ziyâret edip mukaddes toprakların esintilerinden istifâde etmeye çalışırız.
BAYRAM BAYRAMI
Sevgili okurlar. Duâ dedik de, çok önemlidir. Hep birbirimize duâ edelim inşâllâh. Özellikle böyle kutlu süreçleri bunun için fırsat bilelim. Duâ konusunu bir başka sefer açarız. Dünün takvim yaprağında çok güzel anlatılmıştı, sabah kahvaltı sofrasında evdekilerle paylaştık ama, bugün konumuz bu değil. Şu kadar söyleyelim ki, arife günü mezar başında yaptığımız duâları dirilerden de esirgemeyelim. Ziyâretleşelim, selâmlaşalım, hasbihâl edelim, hediyeleşelim, kaynaşalım. Bayramın toplumsal boyutunu ihmâl etmeyelim. Bu noktada bencil olma hakkımız yok. Çünkü bayram insanlarla yaşanacak bir şeydir. Bu anlamda, tâtil de olmadığını söylemeye gerek yok. Bayram, büyük-küçük komşularımız, akrabalarımız, din kardeşlerimiz ve tüm sevdiklerimizle muhabbet mesâisidir. Aslâ tâtil, kaçamak fırsatı değildir. Bu en hafifinden, bayramı by-pass etmek olur.
İLK GÜNLER, İLK HEYECAN!
Her neyse; şimdi 70’li yıllar aklıma geldi. İmam-Hatip’te okuduğum zamanlar mıydı, yoksa Yüksek İslâm mı, tam hatırlamıyorum ama, 30-40 yıl önceleri, ilk sohbet denemelerimiz. Köyün bir İmam-Hatiplisi olarak bizden görev istemiş olmalılar. Bir bayram sabahı va’z ediyoruz. Heyecanlıyız. Genciz. Problem çok. Çözecek olanlar da biz gençleriz! Çocuksu duygular ve ilk gençlik kolaycılığıyla hep yaralara parmak basıyoruz! İyi has konuşurken, konu bayramı yaşayamayanlara geliyor. Geliyor da, aklıma da, ne mi geliyor? BAYRAM GELMİŞ NEYİME, KAN DAMLAR YÜREĞİME! dizeleri tabiî ki.
Mûsıkî zaafımız da var ya, ordan uçup gelmiş olmalı. İyi hatırlıyorum, her bayram namazı sonrası bir araya geldiğimiz büyük âile sofrasında amcam bu dizeleri tebessümle, espri olarak telâffuz etmişti. Bu bir türküden alınmış dizelerdi. Va’zda yer almasındaki farka ve hoşluğa vurguydu amcamın yaptığı.
DÜNDEN BUGÜNE...
Ne yazık ki, o gün üzerinde durulan konular ve coğrafyalarla bugünküler hep aynı. Yaralar kanamaya devam ediyor. Zaman işin boyutunu daha da büyüttü. Çözüm yok. Umutlar var. Amerika elini Ortadoğu’dan çekmedikçe, İsrail hâmiliğinden, kirli hesaplar ve derin ticâretlerden vaz geçmedikçe bu kan durmaz.Sanki Amerika orda, Amerika'da, uzakta ama eli-ayağı hep burada. Tepiniyor ya da, elleriyle bir kazanmışçasına karıştırıyor.Bizimkiler de yalakalık adına, biri olmasa öbürü onların ekmeklerine fazlasıyla yağ çalmaya devam ediyorlar. Ama inşâllâh, karanlığın en yoğun ânı, sabâha en yakın olduğu zamandır. İnşâllâh, yüreğimize damlamaya devam eden bu kan durur da, sâdece Ortadoğu değil, tüm dünyâ nefes alır.
BAYRAM HAKKI
Ümit ederiz ki, yakın gelecekte bunu görmek mümkün olsun. Beklentimiz bu, duâmız da. O zaman gönül rahatlığıyla bayram yapabiliriz ancak. Daha doğrusu bunu hak etmiş olduğumuzu düşünürüz. Rabbimiz o günleri yakın zamanda göstersin ve de görmeyi bizlere de nasip etsin.
Hepimiz için inşâllâh diyor, kurban bayramımızın bizler, sizler, tüm İslâm âlemi ve insanlık için sulh, selâmet, hidâyet ve bereketlere vesîle kılmasını Cenâb-ı Hakk’tan niyâz ediyoruz..
Son olarak sizleri, Kurban Bayramı özeline mahsus yıllar önce yazıp yayınladığımız bir şiirle baş başa bırakıyor, , bizleri de bu süreçlerde yapacağınız hâlisâne, içten duâlardan unutmamanız temennîsi, ayrıca, bu duâları ve bayramları biriktire biriktire varacağımız sonsuz bayramlarda tüm sevdiklerimizle buluşmak dileğiyle, cümle ehl-i îmâna sevgi ve saygılar sunuyoruz ves’selâm…
BAYRAMLAŞALIM DOSTLAR!
Bugün arife günü, yarın kurban bayramı
Fırsat bilelim bunu; bayramlaşalım dostlar!
Teşrik tekbirleriyle başlamışken sabahla
Bulalım bir yolunu; bayramlaşalım dostlar!
Bırak varsa artık sen, her şeyi bir tarafa
Dargınlık küskünlük yok; hepsini kaldır rafa
İslam; selam, selamet; barış demek bir defa
Düşün işin sonunu; bayramlaşalım dostlar!
Rabbimiz istiyor ki; biz kardeşler olalım
Ezanlar çağırınca huzurlara dolalım
Hem hal-hatır soralım; mutlak yardımlaşalım
Kardeşliğin kanunu; bayramlaşalım dostlar!
Konu-komşu, dost ahbap; akraba uzak-yakın
Ziyaret etmek varken, gayrıya gitme sakın
Bayram hepimizindir; bencilliğe yok hakkın
Al çelik-çocuğunu; bayramlaşalım dostlar!
Unutma ninen deden bekliyor pencerede
Nerede çocuklarım, torunlarım nerede?
Bol soğanlı kavurma buğluyor tencerede
Çekerek kokusunu; bayramlaşalım dostlar!
Tatlı, börek, helvalar; derken fokurdar çaylar
Şekersiz bayram olmaz; de mi, bayanlar baylar?
Çocuklar ayrı dünya; çekilmekte halaylar
Bırakarak gururu; bayramlaşalım dostlar!
Doğusu batısıyla hepimiz tek milletiz
Sabıka kaydımız yok; evrakımız tertemiz
Şehitler diyarıyız; ak sakallı dedemiz
Şad edelim ruhunu; bayramlaşalım dostlar!
Kurban Allah içindir; “kurban” gibi olmalı
Bakmalı hiç olmazsa, hatırası kalmalı
İnsan, neyi ne için yaptığını bilmeli
Tutalım kuyruğunu; bayramlaşalım dostlar!
Ruhunu anlayalım, etini pay edelim
Gidilecek yerlere bir parçayla gidelim
Arzı, Halil İbrahim sofrası eyleyelim
Duyalım hoşluğunu; bayramlaşalım dostlar!
Mübarek olsun bayram Muhammed Ümmetine
Dualar eyleyelim buluşmak niyetine
Bayramları lutfeden, yâr eder Cennetine
Bilelim kulluğunu; bayramlaşalım dostlar!