Bulgaristan’a giden otobüs devrildi; 11 kişi yaralandı
Vatandaşlardan Ak Partiye Teşekkür
Köprü ayağına çarptı-1 Yaralı
Alevi-Bektaşi camiasının acı günü
Bu yazı 22 Eylül 2014, Pazartesi 09:26:47 tarihinde eklendi. 552 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

NE DİYELİM, NEREDEN BAŞLAYALIM? - Nuri Kahraman

NE DİYELİM, NEREDEN BAŞLAYALIM?

Ben size ne diyeyim? Konuya nereden başlayayım? Hicrânımı nasıl îzâh edeyim? Derdimi nice ifâdelendireyim? Fazla dil de bilmiyorum. Bir tek Türkçem iyi sayılabilir. Onu da görüyorsunuz. Biraz da Arapça var. Lügâta bakarak İngilizce de birkaç kelâm edebiliriz belki. Ama, mesele dil meselesi değil. Ondan çok öte! Her neyse; BİR NEVÎ SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ!

FİLİM DEĞİL; GERÇEK!

Sevgili okurlar. Şunları söylemek için giriş yapmaya çalışıyoruz sâdece. Öyle bir durumla karşı karşıyayız ki, nereden başlayacağımızı, nasıl başlayacağımızı bilemiyoruz doğrusu. İşin aslı bu. Kısaca söylemek gerekirse, bütün dünyâ ile düpedüz, güpegündüz ve de göz göre dalga geçiliyor. Nasıl mı yâni?

Bence, bir tiyatro oynanıyor. Tabiî bu yeni değil. Öteden beri bu hep öyle. Bilhassa Ortadoğudakiler başta olmak üzere, kalkınmakta olan tüm ülkelerin başına gelenler hep dış kaynaklı senaryo ürünü. Bizim askerî darbelerimiz incelendiğinde arka plândan dış senaryo ve rejiler çıkar. Biz sağ-sol, ileri-geri , vatan-millet-sakarya diye birbirimize kurşun sıkarken, aslında bir Holivud filmine figuranlık ettiğimizi aklımızın en uç köşesinden bile geçirmemişizdir.

IŞİD FM; KURTTAN SESLER!

Öyle de, IŞİD konusunda bu açık açık kendini belli ediyor. Gören gözler için mesele çok açık. Her şey ortada. Evet, hepimizin gördüğü gibi bir oyun oynanıyor. Tüm ülkeler de bunu bile bile, hattâ hepsinin de bu oluşumda donatılmış askerleri olduğu hâlde, hiçbir şeyden haberleri yokmuşçasına bir pişkinlikle herkes kilosuna göre figuranlığında en güzel rolü sergilemeye çalışıyor. Ciddî ciddî toplanıyorlar. Amerika Dışişleri Bakanı fellik fellik dolaşıyor sağolsun. Müslümanları bu belâdan kurtarmak için gecesini gündüzüne katıyor!

Müttefiklerini topluyor. Barış âşıkı, insancıllığı tekeline almış batının tüm ekâbiri bu yangını söndürmek için seferber! En son Fransa’da bir araya geldiler. Adı daha dün duyulan bir örgüt bugün sanki dünyânın başbelâsıymışçasına bir muâmeleye tâbi tutuluyor!

Bunu derken, TABİÎ Kİ BAŞ BELÂSI; bunda şüphe yok. İslâm ülkelerinde baş belâsı kıtlığı mı var sanki? Biz bunlara hep alışkınız da, şu var; burada sanki her şey açıktan açığa kurgu gibi gözüküp kendini belli ediyor. Sizce de öyle değil mi?

DAHA ÖNCELERİ NEREDEYDİNİZ?

Dememiz o ki; bu örgüt kurulurken bu kadar ülke neredeydi? Ya da bu kadar ülkeye ve onların en mahremlere kadar ulaşan gizli servislerine rağmen böyle bir örgüt nasıl kurulabildi? Diyelim gözden kaçtı. Peki bu kadar serpilip yayılırken görülemedi mi?

Ya o silâhlar? Bırakın Sûriye’yi, Irak’ı, İslâm ülkelerinin hiç birinde onların ellerindeki son teknik silâhları üretecek güç ve teknoloji var mı? Kaldı ki böyle bir şey olsa, bu ülkeler hemen deşifre edilip dünyâ başlarına yıkılmaz mı? Öyleyse, bu silâhlar gümrüklerden nasıl geçti? Tüm bu militanlar, kurulu bir ordunun elemanlarıymışçasına bir anda, başta ve çoğunluğu batılı ülkelerden olmak üzere biriktiler de nasıl engel tanımadan, ellerini-kollarını sallaya sallaya kaleleri bir bir teslim alıyorlar.

Diyelim ki böyle. Batının umurunda olan ne? Esad ya da IŞİD? Fark eden ne? Hem onlara ne? Hangi insânî duyguyla berâber bu meseleyle ilgileniyorlar? Sizce böyle bir kaygı kırıntısı var mı? Öyle olsaydı daha başta böyle bir gücün oluşumuna göz yumulmazdı. O zaman, işin içinde bir bit yeniği var, değil mi?

NERENİN DALGASI?

Bunu kabul ettiğimizde, asıl bu oluşumun öncesinde bir bit yeniği olduğunu rahatlıkla söylemek durumundayız. Dolayısıyla bu gün, önceden haberleri yokmuş da, sanki bugün olağanüstü bir şeyle karşılaşmışlar havası verilerek oluşturulan toz-dumanla örtülmek istenen, perde arkası göz boyamadan başka bir şey olmayıp, koparılan gürültü de SÂHİBİNİN SESİ AMERİKAN MARKA IŞİD FM yaygarasından başka bir şey değil. Anlayamadığımız KISA DALGA mı, UZUN DALGA mı? Bunu zaman gösterecek.

Dileğimiz AYDIN HAVASI olması. “GÜNAYDIN!?” HAVASI olursa yandığımız gündür Allâh korusun. Ülkemizi yönetenlerin tüm bunların farkında ve yapacak şeyleri olduğu inanç ve güvenciyle sürece cesâretle, kendilerinden emin şekilde dâhil olduklarını düşünüyoruz. Bir komşu ülke ve kardeş coğrafya olarak süreç dışında kalmamız zâten söz konusu olamaz da, mevcut hâliyle Türkiye’nin bir, diri, muktedir duruşuyla güçlü ve en müsâit konumunda olduğu kanaatindeyiz.

SİZ OLSAYDINIZ?

Şu durumda koalisyon hükümeti ya da, muhâlefet partilerinden herhangi biri iktidarda olsaydı, konumumuz nasıl şekillenirdi? Ülkenin ve bölgenin daha hayrına olacak farklı politikalar nasıl geliştirilebilirdi? Var mı bir fikri olan?

Elbette bir şeyler söylenebilir ama, yine de meselenin kolay olmadığını kabul etmemiz lâzım. Coğrafyamız zor bir coğrafya. Herkes buraya yükleniyor. Gerçek anlamda bir KURTLAR VÂDİSİ burası.Dünyânın bütün kurtları burayla alâkadâr.

Dolayısıyla, kestirme söylemlerle siyâset olmuyor. İnce hesaplar, geniş zamanlı kurgular; hepsi bu coğrafya üzerine. İşler zor. Akıl, irâde, dirâyet, güç, kararlılık, her şeyden önce siyâset istiyor. Allâh’ın yardımı olmadan zâten olmaz. Bu da ihlâs, samîmiyet ve duâyı gerektirir.

İSRÂİL NEDEN YOK?

Son olarak, bu koalisyonda İsrail’in adı bile geçmiyor. Neden? Herkes için tehdit olanın onlar için tehdit ötesi tehdit olması gerekmez mi? Bu adamlar İslâm adına kafa koparıyorlarsa ve aşırı militanlarsa, düşmanları neden öncelikle İslâmın bölgesel ve de küresel düşmanları değil de kendi dindaşları?

Tam inceliklerine vâkıf olamadığımız garip ötesi şeyler dönüyor. Ve de hepsi Türkiye üzerine dönüyor. Türk’ten, Kürt’ten, Arap’tan, Fars’tan öte İslâm’ın birliği ve de dirliği üzerine; onu toptan berhavâ etmek katakullisi ekseninde dönüyor.

Sevgili dostlar; siz istemeseniz de belâ üzerinize geliyor. Yoksa, illâ birileri getiriyor diye bir şey yok. Ben diyorum ki, iyi ki en azından iktidar olarak güçlü olduğumuz bir dönemde bunları yaşamamız zâhir plânında bir şans gibi görünüyor.

Herkes üzerine düşeni yapmakla mükellef. Bizim de yapabileceğimiz, en azından şu aşamada ayrılık-gayrılıkları derinleştirmeden ülke menfaatlerinde birleşmek ve iyi niyetli olduğundan şüphe etmediğimiz gayretlerin başarısı için duâ etmek…

GÖRELİM MEVLÂMIZ NEYLER; NEYLERSE GÜZEL EYLER ves’selâm….

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Nuri Kahraman Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek