Vali Ekici, ziyaret ve programlarına hafta sonunda da devam etti
Satrancın şampiyonları madalyalarını aldı
Öğrenciler Başsavcı ve Savcı oldu
Bayramın keyfini doyasıya çıkardılar
Bu yazı 11 Temmuz 2014, Cuma 09:19:33 tarihinde eklendi. 478 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Din olmadan, millette olunmaz, devlette -3 -

Din olmadan, millette olunmaz, devlette -3

Toplumsal kültürün oluşmasında, yani cemiyet olmakta, yani millet olmakta din bir numaralı sebeptir.

Bir kere din en büyük fedakarlıkların kaynağıdır.

Şimdi bakın oruç tutuyoruz. Bu sıcak günlerde yemeden içmeden on sekiz saate yakın sabrediyoruz. Bizim anlımıza silah mı dayıyorlar? “İlla da bu orucu tutacaksınız yoksa sizin maaşınızı keseriz, sizi döveriz, öldürürüz” diyen mi var ki? Ama Müslümanız, inanıyoruz, dinimizin gereği oruç tutuyoruz. Bu ibadeti milletçe yapıyoruz. Topluca camilere gidip namaz kılıyoruz. Camide din kardeşlerimizle buluşup konuşuyoruz. Beraber saf tutup ibadet yapıyoruz. Din görevlilerinin anlattıkları nasihatleri dinliyoruz. Topluca salavat, tekbir, şahadet getiriyoruz. Böylece sanki bir kışladaki askerler gibi birliktelik eğitimi görüyoruz. Bunu bir hayat boyu, binlerce yıldan beri yapıyoruz.

Bu ne demektir biliyor musunuz?

Birde aksini düşünelim. Eğer ezanlar olmasa, camiler minareler olmasa, ramazanlar, cumalar, bayramlar olmasa, Türkiye nasıl bir ülke olurdu?

Hangi değer etrafında toplanacaktık? Bayrağımızın üzerindeki hilal bile dinimizin simgesidir, kutsallığı da oradan gelir.

Yurdumuza bir düşman saldırısı olsa, bağımsızlığımız tehlikeye girse, bu millete ne deyip te “Haydin vatan için savaşa. Ülkemiz için şehit olmaya” diyecektik?

Ha, şurada burada anarşistlik yapan dinsiz, imansız serseriler var, onlarla mı yurdumuzu savunacaktık? Onlarla vatan savunulmaz. Dini, imanı, inancı olmayanlarla vatan savunulmaz. Devlet kurulmaz medeniyet inşa edilmez. Ancak devlet yıkılır, cemiyet dağıtılır.

İstiklal harbi için Anadolu’da dolaşanlar, asker toplamak için eğer şöyle söyleselerdi “biz bu ülkeyi kurtaracağız, sonrada üzerinde namazı kuranı, ezanı hatta “türküyü” yasaklayacağız” deselerdi eminim beş kişide bile bulamazlardı.

Bereket ki, Hasan Basri Çantaylar, Mehmet Akifler, daha nice imanlı ve inançlı millet önderleri devreye girdi de “Vatan için, Allah için” nutukları atıldı da millet İstiklal Savaşı’nı sahiplendi. Camiler, askerlik şubesi gibi çalıştı. Moral ve motivasyon salonları oldu da İstiklal kazanıldı. Hani Ziya Gökalp’in şiirinde dediği gibi “Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker…”

Bütün ölüm kalım savaşlarında tamda bu şiirin manası yaşanmıştır. Tanıyanlar bilirki zaten Ziya Gökalp öyle dindar falanda değildir. Bu şiirde gerçeği ifade ediyor. Gerçeği söylemek için dindar olmaya gerek yok, dürüst ol yeter.

Birileri bu millete o kadar düşmanlık yapıyor ki. Türkü yasaklanıyor türkü. Sakın ha Yunanistan’da sanmayın, Türkiye’de “Türk’ün türküsü” yasaklanıyor. İşte ezanı yasaklayanlar, kuranı yasaklayanlar. Hızlarını alamamışlarda türkümüzü de yasaklamışlar. Hani şu “Bu kadar Batılaşmak yetmez, suni döllenme yoluyla ırkı da Batılaştırmalıyız” diyenler var ya. Ah ulan ah.!

Ta baştan dediğim gibi. Bunlar kuranı da, ezanı da, türkümüzü de, ırkımızı da yasaklarken sadece bir şey yapmaya çalışıyorlardı. Oda bu milleti ebediyen yok etmektir. Bizim tarihimizi bizden iyi bilen bu kahbeler bu milletin şanlı tarihinden hız alarak ileri de yine başlarına bela olacağını biliyorlardı.

Hem de olacağız beklesinler.

 

Saygılarımla.

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek