Çocukları dağa kaçırılan annelerin Diyarbakır’da başlattığı eylem Çözüm Süreci’nin en önemli olayıdır. On dört yaşındaki oğlunun kaçırılmasına isyan eden bir anne haklı bir eylemi başlamıştı. PKK’ya artık hesap soruluyordu. Bu durum o bölgede hayatın normalleşmeye başladığını gösteriyor.
Bölge halkı, otuz yıldır çocuklarının dağa kaçırılması, cezaevine düşmesi, çatışmalarda ölmesi kan davasına dönüşmüştür. Bölge halkının kalbi hep dağda atıyordu. Çözüm Süreci’ni göze alacakların, dağı dikkate alması şarttır. Çünkü askeri ve siyasi yöntemler yetersiz kalıyor.
Anaların, otuz yılda beri ölen bunca gencin, gözyaşları hep bağırlarına aktı. Bunun için anaların dağ ile ilgisi iyi okunmalıdır. Şehirlerin değeri de iyi kavranmalıdır. Bu durumu artık siviller belirleyecektir.
Sırf AK Parti nefretiyle hareket eden barış karşıtı çevrelere söz dinletmeye çalışmak nafile gayrettir. Çözüm sürecinde yeterli bir gelişme olmadı. Cenaze gelmemesi, askere gidenlerin sağ dönmesi, bu savaştan pay alanlar için bu gelişmeler fazla bir şey ifade etmiyor. İnsanların dirisini önemsemeyenlerin, ölüsünden siyasi yarar umarlar.
Halkımız Çözüm Süreci’ne sahip çıkmıştır. Devlete, hükümete ve PKK’ya artık bu sorunu çözün demektedir. Analar ağlamasın diye halk feryat ediyor. Anaların yürek yangınlarını dindirecek bir çare bulunmalıdır. Onlara reva görülen muamele her bakımdan yanlıştır. Ayıptır. Zülümdür. Bu hareket, ilgililerin Açılım Süreci’ni doğru anlamadıklarını gösterir.
Anaların ilk defa titreyen elleri ile tutukları çocuklarının fotoğrafları herkesin gözlerini dağa çevirdi. Türkiye ilk defa bölge gerçeği ile yüzleşiyor.
Hiçbir siyasinin sözleri, hiçbir akademik çalışma, profesyonel faaliyet evlat özlemi ile anaların gözyaşları kadar halk üzerinde etkili olamaz. Yürekler Yumuşadı. Karşılıklı kalıcı adımlar atabilmek daha kolay olacak diye düşünüyorum.