Bu yazı 17 Haziran 2014, Salı 09:12:15 tarihinde eklendi. 105681 kez okundu.
Sütten çıkmış AK kaşıklar -
Bu ülkede yaşayan insanlar olarak ; korkmadan özgürce kendimizi ifade edebilmek isterdim.
Eminim benim gibi düşünen evde zorla tutulmayan bir % 50 lilik kesim var.
Ağaçlarımızı kesmeyin, doğamızı katletmeyin diyenler dövülerek öldürüldü bu ülkede.
Her yerde haksızlık, hukuksuzluk...
Neresinden tutsanız elinizde kalıyor, isyan bile edip hakkını arayamıyorsun, arattırmıyorlar.
Öylesine ayrıştırıldık, kutuplaştırıldık ki; nasıl bu hale geldik, biz böyle bir ülkemiydik demeden edemiyor insan.
Bu ülkenin Bakanı kendisini seven halkına "yok yav, takla atta göreyim" diye hakaret eder de, Soma'da yüreği yanan bir vatandaş protesto hakkını kullanırken polisler tarafından yere yatırıldığı sırada tekmelenir, tekmelenenden değil de tekmeleyenden özür dilenir.
"Ey kahraman Türk kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın" diyen Atatürk'ün Türk kadınına verdiği değeri gösterirken, yerin binlerce metre altında zehiri soluyanların cenazelerinde hükümetin başı tarafından "sen Başbakan’a yuh çekerken tokadı da yersin” diye bir bayan yumruklanarak dövülür.
Hem de "Türk kadını seçim hakkını almalıdır, çünkü Demokrasi bunu gerektirir" diyen Atatürk'e karşılık "İleri Demokrasi" dersleri verenler tarafından...
Gezi olaylarında, Silivri'de gaz müdahaleleri ile saldırılara maruz kalındı, genç yaşta hayatlar kaybedildi.
Analar ağlamasın diye "barış süreci" başlatanlar gezi'de savaşı yaşatıp genç yaşta evlatlarını kaybeden anaların gözünün yaşına bile bakmadılar.
Taş atan çocuklara şeker dağıtıldı da bilyeleri ile mezara konulan 15 yaşında ki çocuğa acılı bir annenin evladına teröristtir damgası vuruldu.
Türk bayrağı taşıyanlar terörist muamelesi görüp durduruldu da PKK bayrağı açanlara yollar sonuna kadar açıldı, başlarına bir zarar gelmesin diye refakat bile edildi.
Cumhuriyet Bayramı, 23 Nisan Bayramı, 19 Mayıs, 30 Ağustos Zafer Bayramı gibi Milli duygularımızın coştuğu günleri yaşamamız yasaklanırken
İlk baharın gelişini işaret eden Nevruz bayramı Milli bayram gibi görkemli kutlanması için "barış" adı altında katkı sunuldu.
Egemen Bağış’ın, Bakara Makara diye dalga geçtiği, gazeteci Metehan Demir ile arasında geçen görüşmenin ses kaydını gazetecinin kabul edip te ses kayıtları incelendiğinde montaj olduğunu söylemesi ne kadar inandırıcıdır ki.?
Hatalarını kabul edip, milletten özür dileyeceklerine evi banka şubesi gibi kullanan ve sıfırlamakta zorlanılan milyon dolarlar, fotoğraflarla belgelenen para sayma makineleri, ses kayıtları için gözümüzün içine bakarak hepsine montaj kararı verilmesi, bu da yetmezmiş gibi Yolsuzluk ve rüşvetten istifa etmek durumunda kalan 4 Bakanın yapılan değişikliklerle kendilerinin AKlanması için yapılan yoğun çabalar...
Rıza Sarraf'ın "cari açığın %15'ini kendisinin kapattığını" ve 133 bin lira gelir vergisi vermesine karşılık eşi Ebru Gündeş'in daha fazla vergi vermesi ne kadar traji komiktir.
Haklının, haksıza, suçlunun suçsuza karıştığı tarihe şahitlik ederek zor bir dönemden geçiyoruz.
Halkın verdiği oy'larla güç elde eden kişilerin, bu gücü halkına eziyet ederek kullanması ne kadar vahim bir durumdur.
Dindar bir nesil yetiştirmek isteyen hatta toplum mühendisliğine soyunanlara verilen keyfi yetkiler birgün gelir o oy verenler sizi de vurur.
Hiçbir iktidar kalıcı değildir, önemli olan tarih sayfalarında geriye dönüp bakıldığında temiz bir geçmiş bırakarak kalıcı olabilmektir.
Tüm bu haksızlıklara, hukuksuzluklara rağmen iktidar hala sütten çıkma AK kaşık gibi.
Unutulmamalıdır ki sütten çıkınca bütün kaşıklar aktır. Önemli olan, içinden çıktığın sütü ak bırakmaktır.
Saygılarımla
|