Vali Ekici, ziyaret ve programlarına hafta sonunda da devam etti
Satrancın şampiyonları madalyalarını aldı
Öğrenciler Başsavcı ve Savcı oldu
Bayramın keyfini doyasıya çıkardılar
Bu yazı 13 Haziran 2014, Cuma 09:23:58 tarihinde eklendi. 369 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Nasıl bir Cumhurbaşkanı? -

Nasıl bir Cumhurbaşkanı?

Temel ilk defa bir deve görmüş. O hayvanda galiba, hani şu güreş yaptırılan erkek tüylü ve iri olanları var ya, onlardan mıymış ne?

Bakmış, bakmış, bakmış “Hey kurban olduğum Allah, bu mübarek ya Trabzon Valisidir, ya da bizatihi ülkemin Cumhurbaşkanıdır.” demiş. Cumhurbaşkanlığı ölçülerinde Temel’in bakış açısı böylede bizim kriterlerimiz nasıl olmalıdır? Mesela İspanya’da öyle Cumhurbaşkanları oldu ki saraya “Başkan” diye bir “deve “ bağlasaydık belki daha az zararlı olurdu. Birkaç balya ot ve birkaç kürek bokla kurtarırdık. Neyse,  biz kendi fikirlerimizi ortaya koyalım.

Mesela merhum Özal’dan bir hatıra “Cumhurbaşkanlığı zamanında, bir bilgisayar fuarına katılır. Stantları dolaşırken kıvrak zekalı bir gençle tanışır. Biraz sohbet edince gençteki kabiliyeti anlar. Genç Ortadoğu Üniversitesi’nde okumakta ve bilgisayar programları pazarlamaktadır. O akşam gencin kapısı çalınır, resmi bir araba ve görevliler kendisini Çankaya Köşkü’ne davet ederler. Uzatmayalım o gece sabaha kadar Cumhurbaşkanıyla bilgisayar üzerine konuşurlar. Sabah kahvaltısını da beraber yaparlar. Sonrada evine kadar bırakılır. Tabi ki gencin gönlünü de hoş ederek. Cumhurbaşkanı Özal öldüğünde herkes ağlamakta ama bu genç daha bir başka ağlamaktadır. Sebebini soranlara “Türkiye çok şey kaybedecek. Taki gece yarıları isimsiz bir gençle sabaha kadar bilgisayardan konuşacak bir Cumhurbaşkanı daha gelinceye kadar” der.”

Turgut Özal inançlıydı, namazını kılardı. Dünya ekonomisine vakıftı, teknolojiyi çok iyi takip ediyordu.

Bugün “iletişim” alanında sahip olduklarımızın çoğunu ona borçluyuz.

Türkiye’deki asla bu milletin bir parçası olmayan bir zümre onu “gerici, çağdışı, takunyalı” diye tarif ettiler. Asla da kabullenemediler. Önce kurşun attılar, öldüremeyince de zehirlediler.

Çünkü “çağdaştı, ilericiydi, Türkiye’ye çağ atlatıyordu. Siyonist çetelerin işine gelmemişti.

Şimdi yeni bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz.

Nasıl bir Başkan olsun? Temel’in “devesi” gibi mi?

Yoksa yeni icatları araştıran, yeni yeni bulunan o günkü bilgisayarların başındaki gençle sabaha kadar, bilgisayar ve internet üzerinde konuşan “Özal” benzeri bir Cumhurbaşkanımız mı olsun?

Şimdi geriye doğru bakıyorum da, ah keşke diyorum, bizim Cumhurbaşkanlarımızında Amerikan başkanları gibi yetkileri olsaydı da, ilk Körfez Savaşı’nda ordumuz Kuzey Irak’a girseydi. Özal o zaman “ordumuzun Irak’ın kuzeyini işkal etmesini” istemişti de Genel Kurmay Başkanına sözünü geçirememişti. Halbuki o zaman Irak topraklarına Suriye ordusuda, Mısır’dan diğer Arap komşularıda Amerika’yla beraber girmişlerdi. Sadece biz “aptallar” seyire bakmıştık.

Eğer o zaman ordumuz Irak’ın kuzeyini işkal etseydide, Erbil’e bir kolordumuz yerleşseydi, eminim ne “PKK” olacaktı ne de kırk bine yakın vatandaşımız ölmüş olacaktı, ne de ekonomimiz bu kadar darbe yiyecekti. Ayrıca da o bölgede tarihi haklarımız vardı da alçak, sahte Atatürkçüler mani oldular. Özal’ın ısrarına rağmen.

Cumhurbaşkanımızı şu bize tepeden bakan adilerin istemediği bir adamı seçmeliyiz. Onlar istemiyorsa, o bizim istediğimizdir.

Çiftçi Osman amcanın oğluda olabilir, demirci Ahmet amcanın veya gemi kaptanı Mehmet amcanın oğluda olabilir. Yeter ki bu milletin bir ferdi kültürünü savunan ve yaşayan bir yiğit olsun.

 

Saygılarımla.

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek