Sarıgül’ü CHP’ye genel başkan yapmazlar -

Evet, ciddi söylüyorum. Sarıgül’ü CHP’nin başına getirmezler. Neden mi?  Şundan.

Seçim çalışmaları devam ederken neler yapıp neleri yapmayacağını anlatıyordu. Bir ara “yeni yapılan köprüyü yaptırmayacağım, yeni yapılan hava alanı inşaatını durduracağım” gibi laflar etmişti. Tamam, bunlar iyide. Yani mütegallibe Baronları nezdinde bu “yaptırmamak” işi Sarıgül’e puan kazandırır da sadece yapılanlar bunlar değil ki. Hadi köprüyü yaptırmadın. Peki, o yeni yapılmakta olan tünelin inşaatı ne olacak?

Yahu, sen köprünün direklerine bakarken adamlar denizin altını deliyor. Orada ağaç yok mu? Sen köprüyü durdurdun ama, tünel açık kaldı, oradan geçecekler!

O “Baron denilen namussuzlar, çok uyanık olur. Öyle sadece camışın tirene baktığı gibi, köprünün direklerine bakanı salam yaparlar ama CHP’ye genel başkan yapmazlar. Eğer genel başkan olmak istiyorsan, hava alanını da durduracaksın, köprüyü de, denizin altından geçeni görüp onu da durduracaksın. Ağaç bahane et, ne edersen et. Denizin altında ağaç yok deme vardır vardır. Ağaç yoksa balıklar vardır. Onlar ürküyor de. Ne dersen de. Zaten solculuk budur. Yaptırmamanın bahanesini uyduracaksın ki iyi bir solcu olduğunu anlayalım da seni genel başkan yapalım.

Sözlerim biraz ironi kokuyor ama doğrudur.

Artık CHP’ye genel başkanlarını halk değil, baronlar seçiyor. Hem de sadece Türkiye’deki baronlar değil, Amerika’daki, Avrupa’daki büyük baronlar.

Türkiye’deki baron dediğimiz şahıslar, Amerika, Avrupa baronlarının Türkiye’deki bayileridir. Onlara göre bizimkiler ufak kalıyorlar. Esas emirler onlardan çıkıyor. “Köprüyü yaptırmayın, barajları yaptırmayın, santralleri yaptırmayın, havaalanlarını yaptırmayın” emirleri hep oralardan geliyor. Oralardan gelen emirler doğrultusunda buradaki “baron” olsun, diğer bu mercilere hizmet eden ne kadar güruh, ne kadar haşerat varsa harekete geçiyorlar. Yaptırmayacağız, yıktıracağız, vururuz, kırarız” diye ortalığı velveleye veriyorlar. Çok uzun zamandır bu böyledir. Mesela, rahmetli Bülent Ecevit bile CHP’ye genel başkan olabilmek için az mı çırpındı. Keban Barajı’nı ve de İstanbul birinci Boğaz Köprüsü’nü yaptırmamak için attığı çığlıkların sedası hala kulaklarımızı çınlatıyor.

CHP’ye genel başkan olup ta, yaptırmamak konusunda yeterli gayret göstermeyen tek kişi Deniz Baykal idi. Onun için yerli ve yabancı baronlar onu bir türlü beğenmediler. Eğer o köprülerin yapılacağı bir yere dikilseydi de, oradaki bir çalının uçundan tutup “Bunu kesemezsiniz. Bu çalıyı koparttırmam. Köprü falan istemiyoruz. Siz çalılık, yeşillik, tabiat düşmanısınız.”

Yırtınırcasına çığlık atsaydı, mutlaka baronların gözüne girerdi de CHP’nin başında kalırdı.

Beş altı yıl kadar önceydi bir Yunanlı yetkili ABD Dışişleri Bakanından Kıbrıs için “Türkiye’ye baskı yapmasını” istemişti. Amerikan Dışişleri Bakanı da “Artık Türkiye çok güçlendi, baskı falan sökmez” demişti. O günlerde, ciddiye almamıştık “bize gaz veriyor” demiştik. Şimdilerde anlıyoruz ki meğer ABD’li ciddi söylemiş. Türkiye baskı yapılabilecek konumdan süratle çıkıyor, milyar dolarlık yüzlerce yatırımlar yapılıyor, yenileri ekleniyor. Düşmanlarımız çatlıyor. Nereden saldırsak, nasıl durdursak” diye bin bir şeytanlıklar düşünüyorlar. Geçtiğimiz seçimlerde “belki Türk Milletinin kafasını karıştırırız” diye en akla gelmeyen şeytanlıkları planladılar. Yine olmadı.

Bundan sonrada olmayacaktır. Bu millet, büyük millettir, kolay kolay aldatılamaz. İllada bir gül lazımsa sarı olması şart mı? Abdullah Gül, var ya.

Saygılarımla.