Murat mahir Altan, depremzedelerle buluştu
Yavuz Muhtar yeniden aday
Vali Ekici, jandarma personeli ile iftar yaptı
Ahmetbey köftesine coğrafi işaret almak için protokol imzalandı
Bu yazı 28 Mart 2014, Cuma 09:28:27 tarihinde eklendi. 579 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Eyvaaah -1- -

Eyvaaah -1-

Benim köyüm Çanakkale ile Balıkesir sınırındadır. Pazar ihtiyaçlarımız için ya Edremit’e veya Havran’a gideriz. Bilhassa Havran’da daha çok işimiz olur. Bu kasabalar Balıkesir’e bağlıdır ve bizim köye yaklaşık kırk kilometredir. Bazen at, eşek, katırla bazen de yaya olarak gideriz. Ne çile değil mi? Ama bize çok eğlenceli gelirdi. Çünkü yolumuz Kaz Dağları’nın alçak kısımlarından geçerdi ki bence bu dağlar dünyanın en güzel yerleridir. Bütün ufuk yemyeşil çam ağaçlarıdır. Rüzgâr estiğinde hoş bir fışıltı çıkarırlar. Yine aralarda meşe, kayın ve de kestane ağaçları doludur. Bizim o bölgenin köyleri kestaneye para vermezler gider dağlardan çuval çuval toplarlar. Ihlamurda öyledir. İstemediğin kadar vardır.

Çocukluğumda bir gün Havran’a gitmemiz gerekti yani bu yolculukta bende olacaktım. Önümüzde kırk kilometrelik bir yol var hem de yaya yürünecek, öyleyse erken yatmak lazımdır. Bende öyle yaptım erkenden yattım ki yine erkenden dinlenmiş ve dinç olarak kalkalım ve yola güçlü olarak çıkalım. Bizim planımız temiz bir uyku çekerek sabaha erken uyanmaktı ama gel görki uyku tutmuyor. Sağa dön olmaz, sola dön olmaz. Hay Allah neyse bir ara uyumuşum. Neyse bana seslendiler. Yol hazırlığını yaptık, uzatmayalım yola revan olduk. Yollarda da çokça oyalanmış olacağızki geç saatlerde Havran’a ulaştık. Ulaştık ulaşmasına ya gel de bana sor yorulmuşum adeta kendimden geçmişim. Geç saatlerde akşam yemeğimi yedim ve yatsı namazı için bir camiye girdim. Cami bir mezarlığın içerisindeydi. Eskiler camileri mezarlıklara yakın yaparlardı ki ibadet edenler daha huşu içerisinde ölümü hatırlayarak namaz kılsınlar. Yine benim bir başka huyumda camiye girdiğimde kuytu köşeleri seçerim ki insan Allah’ıyla daha baş başa kalsın. Yine öyle bir kuytu yerde namaz kıldım. Hoca son duayı yapıp kuran okurken ben yorgunluktan uyuyup kalmışım. Herkes gitmiş kapılarda kilitlenmiş ben gecenin kaçıdır bilinmez uyandım. Eyvah şimdi ne yapacağım? Derken yan taraftan mezarlık kısmından bir sesler geliyor. O tarafa doğru baktığımda birileri ellerinde bir çuval içerisinde bir şey var. Tam onlara seslenecektim ki bir araç ışığıyla paniklediler bir yerlere saklandılar. Ellerindeki çuvalı da pencere üstünde bıraktılar. Ben pencereyi açarak baktığımda çuvaldakinin bir insan kellesi olduğunu gördüm. Meğer bu haydutlar mezardan yeni gömülen bir ölünün altın dişlerini sökmek için başını almışlar. Ben bu vaziyeti görünce elim ayağım dolaştı öylece bırakıp geriye kaçtım.

Işık kaybolup ta adamlar ortaya çıktıklarında çuvalın açıldığını ve pencerenin de açık olduğunu gördüler ve “bizi gören olmuş” diye araştırmaya başladılar.

Biraz sonra baktım kapıyı zorluyorlar “Eyvah beni yakalayacaklar” diye saklanacak yer aramaya başladım. Baktım ki minarenin kapısı cami içerisinden hemen oraya koştum ve minareye tırmanmaya başladım. Yahu adamlar mezar hırsızı bunlara bellimi olur adamı öldürüp giderler. Gecenin yarısı kim göre kim bile?

Neyse biraz sonra kapının açıldığını, seslerden cami içerisinde beni aradıkları hissetim, homurtuları duyuluyordu. Ben şerefeye kadar tırmanmış aşağıdakilerin seslerini dinliyordum. Derken baktım ayak sesleri basamaklarda yankılanmaya başladı. Demek ki minarenin kapısını bulmuş olacaklar. Ben şerefenin arka tarafına kaçtım bekliyorum. Seslerden minareye haydutlarında çıktıklarını anladım. Hay Allah çevrede kimsede yok ki çağırayım yardım isteyeyim.

Adamlar bir taraftan beni arıyorlar, bir taraftan da küfredip duruyorlar “yakalarsak minareden atalım” diyorlar. Ben arka kısımda titrerken birisi “sen şu taraftan ben bu taraftan” demez mi? Eyvah şimdi ne yapacağım?

Aklıma son çare geldi. Minarenin şerefesinden dışarıya doğru sarkmak. Bereket hafif ve sportmenimdir. Başka çare yok öyle yaptım. Ben ellerimle şerefeye sımsıkı tutunmuş dışarıya sarkarken onlarda yavaş yavaş geliyorlardı. Tamda başucumda birleşip durdular “yok yahu” derlerken birden birisinin eli benim elime değmez mi? Allaaahhh!..

 

Devamı gelecek yazımda

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek