Lüleburgaz’da 23 Nisan coşkusu
Kenan Ürün; “Lüleburgazspor’u iyileştirmek için adayım”
Lüleburgaz’da feci kaza
Çeşme meydanına TREPAŞ Resmi Ödeme Merkezi  açıldı
Bu yazı 25 Mart 2014, Salı 09:10:35 tarihinde eklendi. 1018 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Havranlı Koca Seyit -

Havranlı Koca Seyit

Ben Çanakkale’nin Yenice kazasındanımdır. Köyüm Havran’a kırk kilometredir. Hatta Havran’ın köylerinde bizim zeytinliğimizde vardı. Ayrıca yine Havran’ın köylerinde iki tane teyzem yaşıyordu. Bu vesileyle Havran’a ve köylerine sık sık giderdik. Üstelikte o kırk kilometre yolu yaya giderdik.

Koca Seyit’in Köyü de Havran’a bağlıdır. Bizim oralarda Yörük şivesiyle “Manasır” derler “yani manastırdır”. Köyün diğer bir ismi daha var o da “Çamcı”dır.

Ben 1951 doğumluyum. Koca Seyit 1936’larda öldü. Yani bizim nesil onu tanıyanları gördük. Dahası bizim köyde o köyle akrabalığı olanlar vardı, birbirilerine gelip giderlerdi. Yörenin kültürünü çok iyi tanırım. Bizde bir yanlış usul vardır ya işin hamaset kısmıyla ya da efsane kısmıyla ilgileniriz.

İlgilenmemiz gereken en önemli kısmını her zaman unuturuz. Koca Seyit 18 Mart 1915 günü topunun vinci kırılmasıyla “ikiyüz yetmiş altı” kiloluk mermiyi kucaklıyor, kaldırıp taşıyor. Yedi basamaklı topun mermi yatağına sürüyor. Nişan alıp tetiğe basıyor ve bunu üç defa tekrarlıyor. İlk iki atışı boşa gidiyor, üçüncü atışında “Oşın” gemisini dümeninden vuruyor. Dümeni kırılan gemi kendi ekseninde dönerken çevresindeki gemilerin düzenini bozuyor. Disiplini bozulan gemiler Türk topçusunun yoğun atışındanda kaçmak için karanlık limana sığınıyorlar. Oradada Nusret mayın gemimizin döşediği mayınlar var, mayına çarpıp batmaya başlıyorlar. Yani müthiş bir olay. Dönelim Koca Seyit’e. 276 kilo ağırlığındaki mermileri kaldırıp taşımıştı ya, üstelik bu mermiler vıcık vıcık gres yağına bulanmış. Onları tutup kaldırıp taşımak kolay değil. Bizim gayri milli basınımız kıçı başı dışarda artistlerin ne yiyip ne içtiğini bize anlatırlar.

Acaba Koca Seyit Köyü’nde ne yerdi ki bu kadar güçlüydü. Ben anlatayım, bir kere Kaz Dağları’nın eteklerinde dünyanın en güzel havasını soluyordu. Dağlardan şırıl şırıl akan sulardan içip yıkanıyordu. Temiz bir Yörük hayatı vardı. Bilhassa keçi sütü ve peynirleriyle besleniyordu. İşide orman işiydi. Ağaçlarla haşır neşir olurdu.

Benimde dedem Çanakkale şehididir. Babamlar altı kardeş yetim kalmışlar. Babam babasını hiç tanımazdı. Beş altı aylık kalmış. Buna rağmen köyün en güçlü en pehlivan insanlarıydılar. Amcama “Koca Bekir” derlerdi. İki metrelik bir pehlivandı. Babam da, halalarım da hep “Koca” kelimesiyle anılırdı. Yani hepside iri yarı insanlardı. Bir gün rahmetli babama sordum “yahu baba siz yetim kalmışsınız, baba yok, ninem size neler yedirdi, nasıl besledide bu kadar güçlü oldunuz?” Babam cevaben “oğlum bizim iliklerimizde “keçi” var. Biz keçi beslerdik, onun sütünü ve etini yerdik” demişti. Eminim Koca Seyit’inde en önemli besin maddesi keçi eti ve sütü imiştir.

Koca Seyit 18 Mart savaşlarında bu başarıyı gösterince boğazı koruyan topçu kolordusu komutanı Cevat Paşa Koca Seyit’in bataryasına gelir. Ona “aynı mermiyi bir daha kaldır da fotoğraf çekip bu tarihi anı belgeleyelim” dediğinde birkaç hamle yaptıysada kaldıramaz ve komutana döner “komutanım aynı gemi yeniden gelse o zaman kaldırırım” der. Sonra ağaçtan bir mermi maketi yaparlarda onu kaldırıp resmini çekerler. Koca Seyit’e de onbaşılık rütbesi verilir. Ondan sonra artık Koca Seyit  “Seyit Onbaşı” olur. Yıllar sonra M. Kemal’in yolu Edremit’e düşür. Aklına Seyit Onbaşı gelir. Kaymakama “bulun gelin” der. Seyit Onbaşıyı dağda ağaç yontarken bulurlar getirirler. Üstü başı eskidir. Birde emanet elbise giydirirler. Gelir M. Kemal’in karşısına oturur. M. Kemal bakar elbisenin kolları, paçaları çok kısadır. Onbaşım dev gibi adamdır. “Yahu Seyit elbisede çok küçük gelmiş” der.

Elbisenin emanet olduğu anlaşılmıştır. Seyit “Vatan sağ olsun paşam” der. Kendisine bağlanmak istenen “Gazilik” maaşını da kabul etmez. Ninemde etmemişti. Hepsine Allah rahmet eylesin.

 

Saygılarımla.

Yazdır Paylaş
Diğer Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek