33’üncü 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği başladı
Çatı yangını 3 saatte söndürüldü
Selami Tezcan’dan basın açıklaması
Kaymakam Yüce’den 23 Nisan mesajı
Bu haber 01 Kasım 2014, Cumartesi 09:18 tarihinde eklendi. 1146 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

“AHMET BEYLERLE” AHMETBEY’DE BULUŞALIM

“Köylü Milletin Efendisidir” demişti büyüğümüz. Köylünün kalkınması ile ülkenin üretiminin artacağını ve bağımsızlığımızın kazanılacağına da inanırdık. Elbette bizler gibi 0’da biliyordu sadece tarımsal üretim ile kalkınma olmayacağını. Ama eldekinin en iyi değerlendirilmesi ve sanayiye dönüşüm için tarımsal üretim temel olmasını istiyordu.
“AHMET BEYLERLE” AHMETBEY’DE BULUŞALIM

Köylüyü milletin efendisi saymayanlar çoğaldı sonraları. Köylüyü “saf”, “geri kalmışlık simgesi” olarak görenlerin arttığı zamanlarda köylü soyuldu, cesareti kırıldı ve toprağından koparıldı, ürünlerine değer verilmedi.

Şair Şükrü Erbaş; “Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz?” derken köylünün kendini geliştirememesinden ve egemenlerin onu kullanmasından şikâyetle sitemlerini ironi olarak söylüyordu; “Çünkü onlar ağırkanlı adamlardır/ Değişen bir dünyaya karşı  / Kerpiç duvarlar gibi katı”

Ama AKP yandaşı Ethem Sancak gibiler de köylünün öldürülmesini istiyordu. Yoksul bırakılan, devleti ve liberaller tarafından serbest piyasa ekonomisince bilerek ve isteyerek (taammüden) öldürülen, yok edilen köylünün elinden toprağın alınmasını, toprağın köylüden kurtarılmasını istiyorlardı.

Ve geldik bu günlere… Yasalar her gün köylülerin aleyhine işliyor. 4342 sayılı Mera Kanunu “Mera, yaylak ve kışlaklar; özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zaman aşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz. Ancak, kullanım hakkı kiralanabilir. Kiralama ilkeleri yönetmelikle belirlenir.” demiş 1998 yılında. Haberimiz var mı? Var olsa da inandığımız, güvendiğimiz “devlet baba” bunu yapmaz(dı).

Ama yapıyor işte. Kırklareli Mera Komisyonu’nun hazırladığı raporda 43 belde ve köyün meraları kiralanacak deniyor. Merası olmayan köylü hayvancılığı da yapamaz.

            Trakya planlanırken, yani İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait İstanbul Metropoliten Şirketi (İMP) Trakya’nın 2004 yılında Trakya Üniversitesi tarafından yapılan planlarını revize ederken bunlar hep görülmüş ve duyarlı aydınlar, çevreciler tarafından anlatılarak “bir şeyler yapalım” çağrıları yapılmıştı. Hep aynı bahane; “devlet baba” yapmazdı, “O kadar da değil”di. Ve revize edilen yüzbinlik planlar ilkönce Edirne, sonra Kırklareli ve Tekridağ İl Genel Meclisi ve Belediye Meclislerinde onaylanıverdi. Her üç ilde de çoğunluk CHP’liydi. Yani AKP’nin Trakya’yı yok edecek planları CHP’li yerel meclisler tarafından kabul edildi.

            Ne deniyordu planlarda? TAB(Tarımsal Alt Bölge) ve TOB(Tarımsal Organize Bölge) denen toplu araziler yaratılacak ve burada modern çiftlik yapılacak. TOB bölgelerinde üretilenin sanayiye dönüştürülmesi de sağlanacak. Elbette güzel bir çağrışım ve ilk bakışta kabul edilebilir. Ancak görülmeyen; bu araziler kimin arazileri? Arazi sahiplerinin tarlalarını birleştirerek bir TAB veya TOB bölgesi yapması, yani arazi toplulaştırılması ile sahiplerin kooperatifleşmesi veya şirketleşmesi olsa çiftçilik ve köylülük modern tarıma geçebilir. Ama devletin zirai örgütleri bugüne kadar çiftçiyi bu yönde eğitip, yönlendirdi mi? Hayır. O zaman ürününe değer verilmeyen köylü üçe-beşe bakmadan toprağını satacak ve bu toprakları alan sermaye sahibi, büyük araziler oluşturarak plana uygun olarak TAB ve TOB bölgelerini oluşturacak. Bundan sonrası zaten yasalarla belirlenmiş ki küçük çiftçiye katkı sunmayan “baba devlet”imiz bu işletmelere her türlü kolaylığı sağlayacak.

            Trakya’da arazi satışları henüz istenen düzeye gelmedi. Ama zirai sermaye Trakya’da tarımsal işletmeler istiyor. İşte bu nedenle 49 yıllığına meraları kiralayarak “örnek tarım(!)”a geçmek gerekir!

            “Örnek tarım”ı 2005 yılında verdiği bir söyleşide Ethem Sancak’tan okuyalım; 20 yıl sonra şirket olarak küçükbaş ve büyükbaş hayvanlardan oluşan 1 milyon hayvanlık bir sürünün sahibi olacaklarını ve tam 100 bin köylüyle de ortak olacaklarını söylüyor. Gazetecinin; “Ortak mı olacak bu köylüler?” sorusuna yanıt ise daha ilginç; “Bu ilişkinin bin bir çeşit biçimi var. Hayvanlar vereceğiz. Mesela şimdi biz Urfa'da 3 bin aileye sözleşmeli çiftçilik yaptırıyoruz. Bizim orada toprağımız çok büyük değil.”

            Cumhuriyetimizin gelişememişliğine kanıt olarak gösterilen Toprak Reformu’na gerek yok demek ki. Ağaların yerini Sancak gibi “çağdaş ağalar(!)” aldığında cumhuriyet gelişecek! Bu ağalığın Trakya’ya da gelmesi isteniyor işte. Sermaye, artık “yeter” demeye başladı. O nedenle de meralar çare oldu. Tarımı geliştirmek isteyen(!) zirai sermaye, işleri olmazsa 2015 yılında desteklemezler iktidarı. Trakya köylüsü zaten desteklemiyor ve bu nedenle de Trakya’da meralar zirai sermayeye, çağdaş ağalara kiralanabilir. Vay ki ne vay!

            Sessizliğimizdendir, köylülük felsefesinde olan “devlet baba” anlayışımızdandır ki; Lüleburgaz’daki veya ülkemizin diğer yerlerindeki Tarım Çiftlikleri işte bu mantıkla satıldı, satılıyor. Ankara’daki Atatürk Orman Çiftliği bu mantıkla hukuk kuralları yok sayılarak imara açıldı, açılıyor ve dahası her şeyi kaçak olan iktidar kendisine “kaçak Aksaray” yaptırabiliyor.

            Biz yani köylüyü, üreteni ulusun efendisi gören ve efendi olduğunu kavrayabilen köylüler olarak Cumartesi günü efendi “Ahmet Beyler”le Ahmetbey beldemizde buluşalım.

 

Ziya Gökerküçük       -   Tel:05364779859   -   gokerkucuk@gmail.com

 

 

 

Yazdır Paylaş
ETİKETLER :
Diğer Haberler
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek