SÖYLEYECEKLERİM VAR

Bu bilgi birikimime rağmen bir doğru cümle için saatlerce düşündüğüm oluyor ki yanlış bir ifade de bulunmayayım.

Ve görüyorum..

Eğitim eğitime muhtaç, adalet adalete..

Paylaşılamayan dünyada, paylaşılan ile huzur bulmanın mümkün olduğunu görüyorum.

NELERİ PAYLAŞMAMIZ GEREKİYOR ?

Bilgimizi, ilmimizi, düşüncelerimizi, fikirlerimizi..

YETERLİ Mİ

Hayır, paylaşımların en güzelleri duygusallık ile sunduğumuz sevgidir.

Sevgi çok sihirli bir kelimedir, sevginin içinde iyi niyet ve samimiyet vardır.

Eğer iyi niyet ve samimiyet yoksa ne kadar gösterişli sunulursa sunulsun, bir taraflarından arıza gösterir.

Onun için inanmadığım hiç bir cümleyi yazılarımda kullanmadım.

Birilerinin hoşuna gidecek kelimeler ile konuşmuyorum.

Öncelikle benim sevdiğim kelimeler ve cümleleri seçiyorum.

Benim söyleyeceklerim var derken bunu kastediyorum.

EVET SOYLEYECEKLERİM VAR.

Mesela şimdilik siyaset ve adalet için sonrasında sendikalar için söyleyeceklerim olacak.

Evet sevgili dostlar gelelim asıl konumuza.

Hani bir gece muhteremin tek bir sözü ile "iptal ettim" dediği o İSTANBUL sözleşmesi var ya işte o sözleşme sadece İSTANBUL'DA yaşayanları değil, Türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan her canlıyı ilgilendiriyor.

Peki neye yarıyor İstanbul sözleşmesi ?

- Kadınlar, çocuklar ve hayvanları şiddetten korur.

- Çocuk istismarını engeller.

- Çocuk yaşta evlilikleri engeller.

- Şiddete maruz kalan her canlının yanındadır.

- Fiziksel, cinsel,  ekonomik ve psikolojik şiddet türlerini tanır.

- Toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefler.

Tüm ülke İstanbul sözleşmesine sahip çıkmak zorundadır.

Cok kıymetli Türkiye halkı.

Yaşayarak öğrenmek bedeli en yüksek öğrenme biçimidir, ama en kalıcı olanıdır ve getirisi en yüksek olanıdır.

Tecrübedir getirisi ve tecrübeyi yaşamaktan başka edinme yolu yoktur.

Bir toplumu şekillendiren kadınlardır.

Ekonomik göstergeler gösteriyor ki ülke iyi yönetilmiyor ve dibi görmek üzereyiz.

Akp'nin gündemi değiştirmek için yeni kurbanı kadınlar oldu, yetmedi çünkü çöküntü çok derin, Andımız da devreye sokuldu.

Bizlere aza kanaat etmeyi öğütleyenler bakın bizlerin vergileri ile kendi itibarlarından tasarruf olmayacağını söyleyerek 1150 odalı saray yaptırarak dünyanın en pahalı devlet başkanı oldular.

Ankara'da ki bu saray ülkeye günlük 10 milyon liraya mâl oluyor.

Bu saray Washington'da ki beyaz saraydan ve moskova'daki  Kremlin sarayından bile daha büyük.

Peki saray yetti mi ?

Tabiki yetmedi halk yemek için ekmek bulamakta zorlanırken yine halkın vergileri ile kendilerine koruma ordusu kurdular.

Erdoğana günlük 2 helikopter ve 110 araçlık bir ordu eşlik ediyor.

Bu ordu için 263 milyon 627 bin tl harcandı ve cuma namazına gitmek için bile çıktığında bu orduyu peşinde götürdü.

Peki halk ve cumhur ittifakı seçmenleri bu durumdan memnun mu ?

- AKP seçmenlerinin sadece %58.6'sı parti liderinin ekonomik politikalarını red ediyor.

- %50'sinden fazlası başkanlık sisteminin başarısız olduğuna inanıyor.

Peki MHP seçmeni?

%67.6'sı Akp'nin politikalarını başarısız olarak görüyor.

- Erdoğanın partisinin politikalarını sadece %22.9'u destekliyor.

Bu veriler hızlı bir şekilde hazırlığı yapılan, seçim sandığına ne kadarı yansıyacak göreceğiz ama kendi halkına düşman bir hükümetin daha fazla ayakta kalmasının zor olduğunu düşünüyorum.

Sevgili dostlar..

Teknoloji değişiyor, iklimler değişiyor ama siyaset kurumu değişmemekte ısrar ediyor.

Her şeye bir yada bir kaç kişinin karar verdiği bir parti sisteminin uzun süre devam etmesi mümkün değil, siyasette siyasetçiler de değişimi anlamak zorundadır.

Kim birinden çok Allah'ı, peygamberi, vatanı seviyorum diyorsa bilin ki en çok hataya düşen kişide o oluyor.

Hayatımızda hataya düşmemek dileklerim ile

Sevgi ile kalın..