Vali Ekici, ziyaret ve programlarına hafta sonunda da devam etti
Satrancın şampiyonları madalyalarını aldı
Öğrenciler Başsavcı ve Savcı oldu
Bayramın keyfini doyasıya çıkardılar
Bu haber 12 Kasım 2018, Pazartesi 09:27 tarihinde eklendi. 1128 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

HAKAN DEDEOĞLU İLE BELEDİYE BAŞKANI ADAY ADAYLIĞI ÜZERİNE…

Yerel seçim tarihinin belirlemesinin ardından Cumhuriyet Halk Partisi’nden, Lüleburgaz Belediye Başkanlığı için aday adaylığını açıklayan Hakan Dedeoğlu ile Lüleburgaz’ın geçmişten günümüze yansıyan sorunları ve kendisinin bu sorunlara ilişkin düşünceleri ve projeleri üzerine konuştuk.
HAKAN DEDEOĞLU İLE BELEDİYE BAŞKANI ADAY ADAYLIĞI ÜZERİNE…  

Lüleburgaz’ın Geçmişine ve Sorunlarına Tanık Olmak…

 

Lüleburgaz’ın 50 yıllık geçmişine, sorunlarına bizzat tanık olacak kadar uzun zamandır Lüleburgazlıyım. Büyüklerimizin aktardığı tecrübelerle birleşince bu tanıklık 100 yılı aşıyor. Tanıklığının yanı sıra 1980’lerden bu yana da sorunlara çözüm üretmek için mücadelenin içinde ve halkla birlikteyim. Bu çerçevede, gelinen noktada, ‘hayırlısı olsun’ demek istiyorum. Önce Lüleburgaz’ımıza ve ardından örnek teşkil edeceğimiz her yere…

 

Aday Adaylığı…

 

Bugüne kadar birçok platform çatısı altında toplumun daha iyiye ulaşması için mücadele ettim. Bu yolda, çok önemli kazanımlar da elde ettim. Şimdi, bu kazanımları belediyemizin, yani Lüleburgaz insanının karşı karşıya olduğu sorunların çözümünde sağlamak zorundayız. Artık sorunlar o denli ayyuka çıktı ki bölge olarak çok önemli bir dönüm noktasını yaşadığımız ortada. Bunu, Facebook vb. mecralarda desteklerini esirgemeyen dostlarımız ifade ediyorlar. Ergene’nin kirlilik ve Lüleburgaz Deresi’nin ıslah sorunu, mahallelerimizin plansız sokaklarımızın düzensiz hali, mezarlıkların durumu, çöp sorunu, bütçenin şeffaf, adil ve etkin kullanımı, Lüleburgazspor’umuzun sportif imajı, su faturalarının fazla yüklü olması sıralanan sorunlardan sadece birkaçı! Türkiye’nin insanı güzel, suyu güzel, havası ve toprağı güzel memleketine yakışmayan bu manzaraları ortadan kaldırmamız gerekiyor. El birliğiyle… Aksi takdirde sağlığımız da tehlike altına girecek maalesef.

 

Belediyecilik Anlayışının Üç Sacayağı…

 

Geçtiğimiz aylarda, İsveç’in Stockholm kentinde bulunan Kraliyet Teknoloji Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen bir projede Lüleburgaz’dan başlattığımız ve halen sürdürmekte olduğumuz mücadelemizle yer aldık. Projenin ismi “Zehirli Otobiyografiler,” dünyanın dört bir yanında, halkı zehirleyen her türlü kirliliğe karşı, halk için mücadele eden insanların hayatlarını konu edinen bir proje. Projeye yolladığım otobiyografinin başlığı “Çevremizden Önce Zihinlerimizi Zehirleyen Kirliliğe Karşı 30 Yıllık Mücadele” idi. Neden böyle bir başlık tercih ettim, biliyor musunuz? Çünkü Lüleburgaz, Türkiye veya dünyanın bir başka coğrafyası olsun, fark etmez, bugün geldiğimiz noktada herhangi bir çevre sorunu kesinlikle sadece çevre sorunu olarak algılanamaz. O devirler artık çok geride kaldı. Bunun anlamı şudur: Tüm sistem birbirine bağlı olgu ve süreçleri iç içe barındırmaktadır ve sorunlarımızı düzeltmek istiyorsak bakış açımızı değiştirmeliyiz. Bu nedenle, doğayı, insanı ve ekonomiyi bir arada ele almak zorundayız. Gelecek budur. Benim belediyecilik anlayışımın sacayağı bu nedenle bu üç olgudur. Lüleburgaz’dan çevresine, doğru örnek olacak projeleri ancak insanı, doğayı ve ekonomiyi birlikte değerlendirdiğimizde gerçekleştirebiliriz.

 

Projeler, Halkın Olmalı…

 

Günümüzde proje yönetimi, stratejik planlama, kriz yönetimi vb. kavram gruplarıyla birlikte kullanılmaktadır. Bunun sebebi ise projelerin strateji olmaksızın hiçbir anlam ifade etmeyeceği ve bugün yöneticilerin hemen her gün krizlerle karşı karşıya kalmalarıdır. Dolayısıyla, projeler, halka ait olmalıdır. Projelere karar verilmesi için önce vatandaşa sorunlarını sormak, bu sırada bir strateji oluşturmak ve bu stratejinin alt hedeflerini vatandaşın dile getirdiği sorunlara cevap verecek şekilde kurgulamak zorundayız. Göreve gelmem halinde yapacağım ilk proje bu nedenle projelerin projelendirilmesidir, yani vatandaşın fikirlerinin yönetime yansıtılmasıdır. Bundan sonra, belirlenecek her bir alt hedef bir proje maddesi haline gelecektir.

 

Bu çerçevede, her şeyden önce Lüleburgaz Deresi’nin ıslahı ve entegre bir arıtma sistemi için yıllar önce hazırladığım projeyi uzman arkadaşlarla birlikte gözden geçirip geliştirerek bölgemize yakışır bir şekilde gerçekleştirmek arzusundayım. Tabii doğa-insan-ekonomi üçlüsü temelinde, Lüleburgaz Deresi, Lüleburgaz kentinin geneline etki edecek bir vizyonla ele alınmalıdır. Örneğin, Taş Köprü mevkiini tarihi, sosyal ve kültürel açıdan bir cazibe merkezine dönüştürürken kentin içerisindeki çöp toplama sistemini oturtamıyorsanız bu sistemsel bir sorun demektir. Kentin tüm unsurları birbiriyle uyum içinde çalışmalıdır. Şartlar oluştuğu takdirde, bugüne kadarki tecrübelerimiz temelinde en önemli projemiz uyumlu yönetilen bir kent yaratmak olacaktır.

 

Bu çerçevede diğer bir proje de Tekirdağ civarında yapımı devam eden “Derin Deşarj” projesidir. Saray-Çerkezköy- Çorlu-Muratlı ve Lüleburgaz arasında bölgesel arıtmaları birbirine bağlayan toplamda 1800 adet fabrikanın kimyasal kirliliğini arıtarak Marmara Denizi’ne vermeyi amaçlayan proje, 5 Şubat 2003 günü sunumunu gerçekleştirdiğim TBMM’deki toplantıda tutanaklara da geçmişti. Hali hazırda yapımı süren projenin Lüleburgaz ayağının sağlıklı bir biçimde yürütülmesi son derece önemlidir. 

 

Fiziksel kirliliğin zihinsel kirlilikle olan yakın ilişkisinden yukarıda bahsettim. Buna karşı bir tavır olarak, kültür ve spor olanaklarının artırılması için önemli adımlar atmak zorundayız. Örneğin, Lüleburgazspor’umuzun eski güzel günlerine geri döndürülmesi sadece sportif bir anlam taşımamaktadır. Bu sadece futbol anlamına da gelmemelidir. Kültürel olanaklarıyla, gençlerin spora ve sağlığa yönlendirilmeleriyle yakından ilişkili bir proje yönetiminden söz etmek zorundayız.

 

Bu noktada çok önemsediğim bir konu da 31 Ekim 1995 günü Lüleburgaz Belediye Meclisi Çevre Komisyonu’nun aldığı ancak çeşitli nedenlerle uygulayamadığı “Atatürk Ormanı” projesi kararını öncelikli olarak hayata geçirmektir.

 

Keza trafik sorununun en makul biçimde çözülmesi, raylı sistem ve yayalaştırma planlamasının ivedilikle gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bugün artık yenilenebilir enerji çözümleriyle ulaşım sorunlarının üstesinden gelen dünyadaki örnek projelere ulaşmak çok kolay. Yeter ki böyle bir anlayış yönetime taşınsın.

 

Benzer şekilde mezarlıkların yönetilmesi de bir planlama konusudur. Bunun için özel bir ekip görevlendirildiği takdirde kişilerin en hassas oldukları kayıp anlarında ve sonrasında gerekli samimi ve bir o kadar da profesyonel çözümleri sunmak mümkün olacaktır. Bunun için doğru kişilerle doğru ekipmanı buluşturmalıyız.

 

Daha önce söylediğim gibi Lüleburgaz’ın, Trakya’nın merkezinde oluşu birçok avantajı ve bazı dezavantajları beraberinde getirmektedir. Yolların kesişme noktasında oluşu Lüleburgaz’a tarihi İpek Yolu üzerindeki bir yerleşimin sahip olduğu avantajları getirirken hızlı dönüşümün akıllı sistemler yoluyla planlanıp yönetilmesi şarttır. Tüm bunları yapmak için Atatürk ilke ve devrimlerinin ışığını gerçek manada takip etmek yeterlidir.

 

Belediyecilik, 7/24 çalışmak demektir…

 

Geçmiş artık geride kaldı. Ama bugünden başlayarak geleceğe dair yapılacak çok iş var. 30 yıldır, kendi hayatımdan, ailemden artırarak gönüllü biçimde topluma bir şeyler vermeye çalıştım. Ancak doğru projeler gönüllü olmanın yanı sıra görevde olmayı da gerektiriyor. Ben, bu gönüllülük ve görev bilinciyle aday adayı oldum. Belediyecilik, 7/24 çalışmak demektir. Adanmışlık demektir. Bu adanmışlığı sergilediğimizde Lüleburgaz’ın çehresi değişecektir.

Haber Merkezi

 

Yazdır Paylaş
ETİKETLER :
Diğer Haberler
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek